POLEMİK

Melis Alphan : Medyanın Suriyeli nefret dilinden utanıyorum

Hürriyet yazarı Melis Alphan, medyanın özellikle Suriyeliler konusundaki nefret dilinden utandığını yazdı.

Melis Alphan : Medyanın Suriyeli nefret dilinden utanıyorum

Hürriyet yazarı Melis Alphan, medyada nefret dili kullanımının arttığını belirtti.

Melis Alphan  "Medyanın Suriyelilere yönelik nefretle bezeli dilini gördükçe, bir gazeteci olarak utanıyorum" dedi.

İşte Melis Alphan'ın bugünkü yazısından bir bölüm:

Medyanın nefret dili

MEDYANIN Suriyelilere yönelik nefretle bezeli dilini gördükçe, bir gazeteci olarak utanıyorum.
“Çoluk çocuk Türkiye’de 3 milyon Suriyeli var. Bölersek 30 milyar doları, kişi başı 10 bin dolar para... Yani kelle başı 39 bin 500 lira... Bizim asgari ücret 1404 lira... Bozdur bozdur harca...”
Yayımlandığı gazete bir köşe yazısını, bağlamından kopararak içinden cımbızladığı bu cümlelerle sosyal medyada paylaşıyor.
Evet, bu ülke nüfusunun azımsanamayacak bir kısmı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ama bunun Suriyelilerle bir ilgisi yok.


BASINDA 4 AYDA 2466 ADET NEFRET SÖYLEMİ İÇERİĞİ
Hrant Dink Vakfı, 2009’dan beri Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi projesini yürütüyor. Ulusal ve yerel basında ayrımcı, ötekileştiren, hedef gösteren bir söylemle ele alınmış haber ve köşe yazıları tespit ediliyor; dört ayda bir medya izleme raporları hazırlanıyor.


Proje, medyada yer alan etnik, ulusal ve dini kimliklere karşı ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik ve transfobik söylem içeren haberleri görünür kılarken esas amacı, medyayı azınlıklara dair daha saygılı ve bilinçli bir dil kullanmaya teşvik etmek.


Medyada Nefret Söylemi Mayıs-Ağustos 2017 raporuna göre, dört ayda 62 yayında ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan 1910 köşe yazısı ve haber, 48 farklı grup hakkında 2466 adet nefret söylemi içeriği bulundu.

Suriyeli mülteciler, sistematik olarak cinayet, hırsızlık, taciz gibi kriminal olaylarla anıldı; güvenlik sorunları ve terörle özdeşleştirildi; olumsuz ekonomik gidişatın ve işsizliğin sorumluları olarak gösterildi; Türkiye’nin demografik yapısına yönelik bir tehdit, rahatsızlık ve gerginlik kaynağı olarak etiketlendi; özellikle Suriyeli kadın mülteciler aileye ve topluma yönelik bir tehdit olarak sunuldu.


Olumsuz bir olayı tüm Suriyelilere mal eden veya hakaret eden yazılar ve haberler gırla: ‘Suriyeli kâbusu’, ‘Artık yeter, defolun gidin’, ‘Başımıza bela oldular’, ‘Ya adam edin ya hadım’, ‘Yine Suriyeli yine kavga’, ‘Dağdan gelip bağdakini kovuyorlar’, ‘Tahammül kalmadı’, ‘Suriyeli cinayetleri’... Böyle uzayıp gidiyor.

Melis Alphan'ın yazısının tamamı için tıklayın

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar