ANALİZ

Kılıçdaroğlu CHP'yi iktidar yapamaz! Çünkü...

Türkiye’de artık “gazeteci” denildiğinde ilk akla gelen diğer meslek “siyaset” oluyor…

Kılıçdaroğlu CHP'yi iktidar yapamaz! Çünkü...

Siyasete mümkün olduğunca uzak duruyorum…

Çünkü…

Bu site “gazetecilerin”…

Ama…

Türkiye’de artık “gazeteci” denildiğinde ilk akla gelen diğer meslek “siyaset” oluyor…

O halde…

“Gazetecilik” üzerinden “siyaset” yazayım bugün/lük…

Ne demek “gazetecilik üzerinden siyaset”?..

Söyleyeyim…

*

Deniz Baykal’ın dün gece Didem Arslan Yılmaz’ın “CHP’ye genel başkan olmayı istiyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap, beni, bu minik ve mütevazı analizi yapmaya yöneltti…

Çünkü Didem Arslan Yılmaz bir gazeteciydi…

Ve Baykal’ın o soruya verdiği, “Benim tek bir talebim var: CHP’nin ve Türkiye’nin iyi olması…” cevabı bir siyasi liderin bir tuzak soruya vermesi gereken en güzel cevap örneğiydi…

Oysa…

Kılıçdaroğlu bu tarz sorulara böyle zekice cevaplar veremeyecek kadar zayıf bir liderlik özelliğine sahip…

Oysa Kılıçdaroğlu; “neyi, nerede, ne zaman ve nasıl?” soracağını bilmeyecek kadar iletişim biliminden…

Ve ben…

Bu yazıda, CHP’nin niçin iktidar olamayacağını anlatacağım…

*

Ey güzel insanlar!..

Türkiye’de demokrasinin gelişebilmesinin ilk şartı iktidarın değil, muhalefetin zihnen gelişmesidir…

Çünkü…

Demokrasi hakkında en çok bilinen şey, bir muhalefet partisinin olması…

Seçimlere özgürce katılabilmesi…

Seçimlerde aldığı oyların hukuken de iktidar partisi gibi aynen tescil edilmesi…

Özgür bir seçim çalışması yapabilmesi…

Parlamentoda da keza iktidar partisinin sahip olduğu bütün haklara eksiksiz olarak sahip olması…

CHP…

Bütün bu haklara sahip olduğu halde…

Ve…

Yıllardır, yıllardır…

Bir türlü “iktidar” olamıyor…

Yani…

Türkiye’de…

Demokrasi gelişemediği CHP iktidar olamıyor değil…

CHP’li seçmenler ve CHP yönetimleri zihnen gelişemediği için demokrasimiz gelişemiyor…

Ve yine çünkü…

Türkiye’de muhalif seçmen, muhalif gazeteci ve muhalif siyasetçi, “iktidarın halefi” değil…

“İktidarın karşıtı” oldukları teziyle politika belirliyor…

*

Bunun en somut örneğini dün Kılıçdaroğlu Bodrum’da yaptığı konuşmayla gösterdi…

Ve…

Ak Parti Hükümeti’nin son başbakanı Binali Yıldırım’ın; “düşmanlarımızın değil dostlarımızın sayısını arttıracağız” taahhüdü gereği Suriye ile siyasi yakınlaşmasını eleştirmek için dedi ki:

“Şimdi de Esad’ın elini öpecekler…”

*

Lâf mı bu yani şimdi?..

CHP’nin son beş yıldır özlemini duyduğu dış politikaya dönüş yapan hükümete söylenecek söz mü?..

Muhalefet böyle mi yapılır?..

İktidara böyle mi “halef” olunur?..

Daha birkaç gün önceye kadar siyasal iktidarı (En çok da eski başbakan olduğu için Cumhurbaşkanı’nı) Suriye politikalarının yanlışlığı nedeniyle yerden yere vur…

“Esad’la neden kavga ediyorsun?.. Sana ne Suriye’deki demokrasiden?.. Sen önce kendi ülkende olmayan demokrasiyi kur” diye bağır dur…

Hükümet, senin son dört yıldır önerdiğin politikayı uygulamaya başlayınca da bu defa kalk:

“Şimdi de Esad’ın elini öpecekler…” diye hem Cumhurbaşkanı’nı hem de Başbakan’ı aşağıla…

Akıl alır gibi değil…

*

Kemal Bey benim için alışıldığın dışında “dürüst, temiz, haysiyetli, onurlu” bir siyasi lider…

Ama…

Muhalefet yapmayı bilmiyor…

Kitle iletişim bilimi konusunda zır cahil…

Cahil olmasa, yanına çekmesi gereken iktidar partisi seçmenlerini kızdıracağına, onların da gönüllerini alır…

ABD’nin “Efsane” başkanlarından Lincoln, savaştığı Güneyliler için övgü dolu sözler ettiğinde yaşlı bir Kuzeyli kadın Başkan’ı azarladı…

“Biz senden onları öldürmeni istiyoruz sen onlardan dostlarımızmış gibi söz ediyorsun”…

Lincoln güldü…

“İyi ya işte” dedi… “Onları dostumuz yaparsak düşmanlarımızdan da kurtulmuş olmaz mıyız?..”

Ve…

Lincoln ABD’nin “En Başarılı” ilk üç başkanından biri olmasını o politikalarına borçludur…

*

Kemal Kılıçdaroğlu, “Şimdi de Esad’ın elini öpecekler…” demek yerine şunları söylemeliydi…

“Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ı, ülke menfaatlerini kişisel gururlarından üstün tuttukları için tebrik ediyor, ulusum adına kendilerine teşekkür ediyorum…

Suriye politikalarının bizim son dört yıldır önerdiğimiz çizgiye gelmesini destekliyoruz…

Kompleksimiz yok…

Bizim için değerli olan halkımıza hayırlı hizmet verilmesidir…

Hizmeti kimin verdiği ise umurumuzda bile değildir…

Gerçi, en başında iktidarda CHP olsaydı biz Suriye’nin iç işlerine karışmazdık…

Yüz binlerce insan ölmez, milyonlarcası evlerinden, ocaklarından sökülüp atılmazdı…

Ama…

Oldu bir kere…

‘Zararın neresinden dönülse kârdır’ deyip hükümetimizin Suriye politikasında bizim önerdiğimiz çizgiye dönüş yapmasını bir kere daha tebrik ederiz…”

*

Ama…

Kılıçdaroğlu böyle söyleyip kendisine oy vermeyen milyonlarca Ak Partili seçmenin de gönlünü kazanmak yerine…

“Şimdi de Esad’ın elini öpecekler…” diyerek, milyonlarca Ak Partili seçmeni kızdırdı…

Öfkelendirdi…

Bundan sonra “kazanamamak” üzere kırdı gönüllerini…

*

Diyeceksiniz ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan daha kötü değil mi bu konuda?..

Evet, kabul…

Ama…

Onu da bir başka yazıda anlatayım izninizle…

Bugün için Kılıçdaroğlu’nun yanlışını yazmak benim önceliğimdi…

Yakup MURAT

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar