ANALİZ

Hani Cumhurbaşkanı 'dikdatör'dü!..

Ey ekran gülleri ve bülbülleri… Ey köşe kadıları… Kaldırın kafanızı da asıl görmeniz gerekenleri görün…

Hani Cumhurbaşkanı 'dikdatör'dü!..

Söz konusu “Devlet” olunca, en büyük tehlike olarak kabul edilen her eylemin sonuna hep, “Görevimiz Tehlike” filmindeki “Mutlu Son” sahneleri gibi bakarım...

Filmde zaman ayarlı bomba tam paylayacakken nasıl ki Ethan Hunt (Tom Cruise) geliyor veee….

Nınınınnnnn….

Bağlantı kablolarını patlamaya 2 saniye kala kesiyorsa...

Türkiye’de hep son saniyede “kahraman” veya “kahramanlar” ortaya çıkıp o fahiş hatadan dönüveriyor…

* *

Evet…

Yüreklerimizin ağzımıza geldiği kabul ama ne yapalım?..

Genetik yapımız bu…

Genetik yapımız bu olmasaydı atalarımız bir Türk’ün her tedbiri yumurta kapıya gelince aldığını söyler miydi?..

Ya da bir başka muzip atamız, “Türk’ün aklı ya kaçarken ya .ıçarken gelir” der miydi?..

* * *

Geleyim bugüne…

Daha doğrusu Türk tipi muhalefete…

Müzmin muhalifler mutlaka itiraz edecekler…

Ama…

Türkiye demokrasisinin…

Türkiye hukuk sisteminin

Türkiye rejiminin…

Ve…

Türkiye ekonomisinin en büyük baş belâsı:

Muhalefet etmeyi bilmeyen muhalefet partilerine sahip olmasıdır…

Genelde de Türkiye’de hep “sol” muhalefet (Siyasette de medyada da…) olduğu için…

Hem ekonomik büyümemiz…

Hem de insanî gelişmişliğimiz bu kadar gecikti…

* * *

Şimdi…

Bir muhalefet partisi lideri çıktı…

Müzmin muhaliflerin akıllarının asla almayacakları bir tarz getirdi…

Neydi o tarz?..

İktidar partisinin bile şartlar nedeniyle vazgeçtiği…

Ama…

Fiili durumun mutlaka gerçekleşmesini gerektirdiği yeni bir sistem önerdi…

Yeni sistemin adı “Başkanlık” değil…

Ama…

Pek çok görev, yetki ve sorumluluk konularında başkanlık modeline benziyor…

* * *

Kaldı ki…

Mevcut modelin adını değiştirmeye kalksanız anayasada “cumhurbaşkanı” kelimesi geçen bütün yasa maddeleri üzerinde mecliste tek tek görüşme yapılacak, her madde tek tek oylanacak…

Ve…

Mevcut anayasada o kadar çok yerde “Cumhurbaşkanı” kelimesi geçiyor ki; bunların değiştirilmesi neredeyse bir yıl alır…

* * *

Oysa…

Sistemin acilen değiştirilmesi şart…

O halde yapılacak olan belli…

Anayasada “Cumhurbaşkanı” kelimesine hiç dokunulmayacak…

Sadece görev, yetki ve sorumlulukları yeniden tanımlanacak…

Şu anda yapılan veya yapılacak olan da işte bu…

* * *

Peki…

Ana Muhalefet partisi genel başkanı ve sözcüleriyle muhalif medya neden bu konunun üzerinde hiç durmuyor?..

Pardon pardon…

İktidar partisi sözcüleri ve yakın gazeteciler de bu konuyu konuşmuyor, konuşturmuyorlar…

Yani…

Ekranlarda her gece sistem tartışması (Muhalefete göre “rejim”.) tartışması yapanlar sisteme neden “başkanlık” değil de “Cumhurbaşkanlığı” denildiğini anlatmıyor?...

Ve ben bunun nedenini bilmiyorum?..

Bilmediğim gibi…

Bu konuyu niçin anlatmadıklarına…

Bu konuyu niye konuşmadıklarına “akılcı” bir gerekçe de bulamıyorum…

Kim bilir?..

Belki de akıllarına gelmiyordur…

* * *

Ve bir de…

Televizyon haber ve tartışmalarında izliyor, gazete haberlerinde okuyorum ve öfkelenmemek için kendimi zor tutuyorum…

Neymiş?..

Ak Parti ve MHP, “Giyotin yasa” getiriyorlarmış…

Neymiş “giyotin yasa”?..

Cumhurbaşkanının meclisi feshetme yetkisi, meclisin de cumhurbaşkanını azletme yetkisi olacakmış…

* * *

Yahu…

Tamam…

Deyin ki böyle bir yasa maddesi olacak…

Ama böylesine “iğrenç”…

Böylesine “çirkin”…

Ve böylesine “yakışıksız” bir benzetmeyi hangi “aklı evvel” attı otaya; bir de onu söyleyin bari de bilelim şu vahşinin kim olduğunu…

* * *

Ey güzel meslektaşlarım…

Bu kadar çok tartıştığınız bu sistemde, deyin ki konuklarınız anayasadan bihaber…

Yahu hiç olmazsa siz açıp okusanız ya…

Mevcut Anayasa’nın 104. Maddesinin “a” bendinin 6. Paragrafında, cumhurbaşkanının yetkileri sayılırken bakın ne diyor:

Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek…”

Ne demek bu?..

Cumhurbaşkanı meclisi fesheder” demek tabii ki…

Çünkü…

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi demek, “bu milletvekilleriyle bu iş yürümüyor, başkalarını gidin getirin” demek…

* * *

İyi de…

Anayasada böyle bir madde varken, Cumhurbaşkanı ya da iktidar partisi neden “Meclis de cumhurbaşkanını azleder” diye bir maddenin konulmasını kabul etsin…

Kabul ediyorsa eğer…

Hani mevcut cumhurbaşkanı “diktatör”dü?..

* * *

Kaldı ki…

Adına ne denilirse denilsin (Ki anayasa değişikliğinin uzamaması için “cumhurbaşkanlığı” olarak kalmasında yarar var.) mevcut parlamenter sistem mutlaka değiştirilmeli…

Ama mutlaka…

Tabii ki seçim sistemiyle birlikte değiştirilmeli…

Seçim barajı da asla kaldırılmamalı…

Ya da kaldırılacaksa eğer…

İki de değil, üç turlu ve dar bölge seçim sistemi denenmeli…

İlk seçim % 10 barajını aşmak…

İkinci seçim ilk ikiye kalmak…

Üçüncü seçim ise seçimiz kazananı tespit edebilmek için…

İnanın 5 yılda bir birer hafta (Veya ikişer) arayla yapılacak üç seçim, dört yıl içinde kaç defa yapılmak zorunda kalınacağı belli olmayan erken seçimlerden çok daha iyidir…

* * *

Çok uzattım…

Son sözüm…

Ey ekran gülleri ve bülbülleri…

Ey köşe kadıları…

Kaldırın kafanızı da asıl görmeniz gerekenleri görün…

Aksi halde her gece havanda su dövmekten başka hiçbir işe yaramazsınız…

Yakup MURAT

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar