GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Günün yazarı Sibel Eraslan

Sibel Eraslan'ı günün yazarı seçerken, yazısının ilgili bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

Günün yazarı Sibel Eraslan
 Öğrenci andı tartışması Danıştay kararının ardından bir anda siyasetin gündemine oturdu. 

Hatta AK Parti ve MHP arasındaki ittifakın çatlama nedenlerinden birisi oldu. 

Andımız tartışmalarının yanında bir de bunu fırsat bilerek hala ezanın Türkçe okunması hayali kuranlar ortalığa döküldü. 

Peki ezanın Türkçe okunması siyasetin ve gündemin dışında nasıl yorumlanıyor?

İşte bu sorunun cevabı bugün Sibel Eraslan'ın köşesinde mevcut. 

Bir sokak röportajından yola çıkarak Sibel Eraslan kültür ve dil bağlamında konuyu değerlendiriyor. Tespitlerine katılmamak elde değil. 

Sibel Eraslan'ı günün yazarı seçerken, yazısının ilgili bölümünü sizlerle paylaşıyoruz. 

Okuyun bakalım, haksız mı?


"Bir sokak röportajında sorulan soru; “Ezanın Türkçeleştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz” sokakta yürüyenlerin verdiği cevap; “zaten Türkçedir Ezan...” “Hayır yanlış biliyorsunuz, Türkçe değil Arapça...”

“Hayır asıl siz yanlış biliyorsunuz, Bismillahirmanirrahim ne demek, Allahu Ekber ne demek, bunlar Türkçe değil de ne...”

Röportajdaki adam, yoldan geçen bir adamdır. Yani hepimizin temsilcisi olabilecek derecede bir vasatın sesidir. Ve o adam okunan ezanların “Türkçe” olduğunu düşünüyor. Doğduğu günden beri okunduğunu duyduğu şey, ona yabancı olamaz.. Uyandığında, yatağından doğrulurken, yemek yerken, kapıdan çıkarken, otobüse binerken söyleyegeldiği Besmele yabancı dilde değildir... Bu sözler onun öylesine iliğine kemiğine işlemiştir ki... Besmele onun ana dilidir, ezan onun için kendisini çağıran annesinin sesi kadar yakındır... Gurbet ellerde insan daha iyi anlıyor değerini. Bir ezan sesi duymak, memlekete kavuşmak gibi, baba ocağına ulaşmak gibi geliyor insana... Yurtdışında kılınan Bayram namazlarında insanların ezana ve selaya ağlayarak koşuştuklarını gördüğümde bunu daha iyi anlamıştım. Gurbette dinleyeceğiniz ezan, anneniz gibi çıkar gelir. Gurbetteki Besmele, gurbetteki Yasin evinizdir... 

Bu kısa deneyim bile bize, kültürün ve günlük yaşamın, dini algının üzerindeki tesirini açıklar. Sert ve anlamsız politik tartışmaların ötesinde; bir kalbimiz vardır. Zorla “Tanrı uludur” dedirtilirken bile, “Allahu Ekber” diyen içinden. Bir kalbimiz vardır.    

Başlığı Ercan Yıldırım'dan ödünç aldım. “Millet, 1071 sonrasında İslam'ın kurduğu terkiptir” diyor. Sokak röportajını yorumlarken yoldan geçen adamın ezanın Türkçe olduğuna dair kesin inancı, belli ki onu da çok etkilemiş. 

İnandığı dinin dilini, kendi dili olarak görüp kabul etmek, Türk'lükten vazgeçmek ya da yüksünmek değildir yoldan geçen adam için. O, öyledir. Ninesinden öğrendiği ''Rabbi Yessir''in Türk-ce olmadığına kimse ikna edemez onu...  

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar