GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Günün yazarı Sibel Eraslan

Sibel Eraslan'ı Star'da yazdığı bu önemli uyarılar içeren yazısı için günün yazarı seçerken yazısını da sizlerle paylaşıyoruz.

Günün yazarı Sibel Eraslan

"Davanın çilesini çekmiş, sebat etmiş, zor zamanlarda denendiği kadar ikbal zamanlarında da imtihanını yüz akıyla vermiş kişilere ihtiyacımız var. Çile çekmeden yükselmiş kişilerin cesareti, gördük ki en kısa zamanda hoyratlığa, kibre, değer bilmezliğe dönüşüyor."

Bu sözler Sibel Eraslan'ın bugünkü yazısından. 

Biliyorsunuz muhalefet partileri kendi iç meseleleriyle uğraşırken değişen sisteme ayak uydurmak için vakit bulamıyorlar. AK Parti ise sadece sistemi değil, sisteme göre kendi teşkilat yapılanmasını da dönüştürmeye devam ediyor. 

Haftaya kongreye gidecek AK Parti ve partinin karar verme mercilerindeki isimler değişecek. 

Sibel Eraslan kongre öncesi yazdığı bu yazıyla çok önemli uyarılarda bulunuyor AK Parti'ye. Sıkıntı çekmeden belli yerlere gelen insanların bir kibir deryasında boğulabildiğini hatırlatıyor. 

Ve şunu da ekliyor "
AK Parti sırtını yasladığı yüksek halk desteğine bakarak, ne olsa gider derse şayet, kendi yozlaşma haritasını çizer."

Sibel Eraslan'ı Star'da yazdığı bu önemli uyarılar içeren yazısı için günün yazarı seçerken yazısını da sizlerle paylaşıyoruz. 

"AK Parti, Adalet ve Kalkınma demek, bedeni kalkınmaysa ruhu adalet. AK Parti'lilerin heyecanla beklediği MKYK listesi, sadece AK Parti'yi ilgilendirmiyor. Türkiye'nin siyasi kültürel geleceği demek bu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bahşettiği Kuvvetler Ayrılığı prensibi gereği Yasama, İcra ve Parti teşkilat yapısının sınırları daha da somutlaştı. Bunun iki önemli sonucu var; sınırları eskiye göre daha belirgin olan bu yapıdaki her kısım, hesapverebilirlik konusunda sarih bir sınava tabi olacaktır. Yani hem Meclis’teki vekillerin, hem icrai makamların, hem de parti gövdesinin mükemmel çalışması gerekiyor. Mükemmellik ve yüksek performans beklentisini karşılayacak ekipler olmalı... 

Diğer sonuç, eskiye göre daha belirginleşen ve uzmanlaşan bu üç yönetsel güç (meclis, icra, parti) arasında kurulacak ahenk, uyum... Siyaseti sanata çevirecek bir ilişkiler ve dengeler mimarisi kurulması gerekiyor bu üç güç arasında... Aksi takdirde uyumsuzluk, ahenksizlik hatta vesayet ilişkisine kadar gidebilecek karışıklıklar oluşabilir...

Cumhurbaşkanımızın siyaset dehası bu üç unsurlu yapının kompozisyonunu sağlamada elbette başarılı olacaktır. Bizim duamız da gayretimiz de bu yöndedir.  

***  

Sistem değişti, sistemin ahlakının oturtulması gerekiyor. Sistemin kurumları kadar bu kurumların nasıl işletildiği de önemli. Kurumların içini ‘ruh’tur, ‘gönül’dür dolduran. Yaptığımız işler pekala kurallara uygun ve yasal olabilir... Ama gönüllerin rızasını gözetememiş, gönüldaşlarına amele gözüyle yukarıdan kibirle bakan idarecilerle teşkilat örfü kurulamaz. 

Siyasi partilerin ‘dava’ dediğimiz onları ayakta tutan manevi değerleri vardır. Ve bu değerler hülasasını diri tutacak yani parti felsefesini yaşatacak kadro, merkez karar ve yürütme kurulunda temayüz eder. İl, ilçe, mahalle, sandık teşkilatlarına kadar herkesi ortak bilinç ve kültürel görgü ile yetiştiren bu mensubiyet duygusunu omuzlayacak önemli simalara ihtiyaç var. Bu simalar, hem geçmişten bugüne davayı omuzlamış idealist kişiler olmalı hem de aidiyetin kıvamını bilmeli. Tefekkürle aksiyon buluşması siyasi gövdenin sağlam iradesi olacaktır. 

MKYK, geçmişte de önemliydi AK Parti için. Şura, liyakat, iç muhasebe, ehliyet, hedefler, söylemler hep burada yeşertilirdi. Bundan sonra, daha da önemli bir pozisyona geçiyor MKYK. Adeta İcra ve Meclis kanatlarını açarak gökleri aşacak kartalın ana gövdesidir...  

Davanın çilesini çekmiş, sebat etmiş, zor zamanlarda denendiği kadar ikbal zamanlarında da imtihanını yüz akıyla vermiş kişilere ihtiyacımız var. Çile çekmeden yükselmiş kişilerin cesareti, gördük ki en kısa zamanda hoyratlığa, kibre, değer bilmezliğe dönüşüyor. AK Parti sırtını yasladığı yüksek halk desteğine bakarak, ne olsa gider derse şayet, kendi yozlaşma haritasını çizer.

Hem iktidarda hem muhalefette, siyasetin hemen her kademesinde sınavını dürüstlükle vermiş, davaya olan şaşmaz inancı, akil kişiliği ve entelektüel kucaklayıcılığıyla hepimize güzel örnek olan Numan Kurtulmuş Hocamızı, yıllardır bir dava yoldaşı olarak takip ediyorum. 28 Şubat günlerinden beri sabırla göğüs gerdikleri, sırtladıkları çile, onların da bizim de hem hüznümüz, hem onurumuz oldu. Prof. Numan Kurtulmuş Adalet ve Kalkınma'nın değerler dünyasını omuzlayacak önemli bir isim.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar