GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Günün yazarı Nagehan Alçı

İktidara verdiği destekle bilinen Nagehan Alçı’nın bu yazısı kendisini günün yazarı seçmem için yeterli samimiyete sahip…

Günün yazarı Nagehan Alçı

Nagehan Alçı’nın bugünkü başyazısını aşağıda aynen alıntıladım.
Bakış açısı harika…
Önermelerin hepsi değerli…
Ancak…
Hiçbir eleştiri yok…

*

Yani…
Siyasetin ekonomiye müdahale edilmemesi gerektiği konusunda tek cümleyi bırakın tek kelime yok…

*

Sanırsınız Türkiye ekonomisini bürokratlar bildikleri gibi yönetiyor…
Sanırsınız kanunları meclis çoğunluğu değil de bürokratlar çıkarıyor…
Sanırsınız HSK’ya atamaları bürokratlar yapıyor…
Sanırsınız savcı ve hâkim atamalarını da bürokratlar yapıyor…
Sanırsınız sermaye güvenliği bir “FETÖ’cü” ihbarına bağlı değil de savcılar, yargıçlar inisiyatif kullanıyor…
Sanırsınız dost ve müttefik ülkelerle gerilimi bürokratlar çıkarıyor…
Meselâ…
Ve sanırsınız ki…
KOBİ ve esnafa 250 milyar lirayı sıfır faizle bürokratlar dağıttı…

*

Ancak…
Ve her şeye rağmen…
İktidara verdiği destekle bilinen Nagehan Alçı’nın bu yazısı kendisini günün yazarı seçmem için yeterli samimiyete sahip…


SERMAYE YURTDIŞINA NASIL KAÇMAZ?

CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın pazar günkü “yurtdışına mal ve para kaçıran işadamları” sitemi çok yanlış anlaşıldı ve “Türkiye serbest piyasadan kapalı ekonomiye dönüyor” gibi spekülasyonlara yol açtı. Bunun üzerine Erdoğan hemen şu çok yerinde ve isabetli açıklamayı yaptı:

“Türkiye serbest piyasa ekonomisine sahip bir ülkedir. İsteyen herkesin yurtdışına parasını çıkarma hakkı vardır. Yurtdışından yatırımcı çekmenin yanında yurtdışına yatırım yapan da bir ülkeyiz. Benim söylediğim, ekonomik olarak da baskı altına alınmaya çalışıldığı şu dönemde yerli ve milli duruş sergilenmesi gerektiği. İşadamlarımız bugünlerde sahip çıkmayacaksa ne zaman sahip çıkacak?”

Cumhurbaşkanı’nın parayı burada kazanıp yurtdışına çıkaran ve orada hayat kurmaya hazırlanan işadamlarına sitemini çok iyi anlıyorum. Türkiye olarak zor ve kuşatılmış bir dönemden geçiyoruz ama hâlâ bu ülke kadar kazançlı bir piyasa dünyada çok az. Bunu önemli ekonomistler de söylüyorlar. Öte yandan bırakın sermayenin kaçmasını, bilakis ülkemize daha çok sermaye ve servet sahibinin gelmesine ihtiyacımız var. Onun da formülü belli: Bir ülkede sermayeyi ne kadar rahatlatır, ona ne kadar güven verirseniz, o ülke o kadar çabuk zenginleşir. Nerede sermayeye güven verilmez, aksine hor görülür ve cezalandırılırsa o ülke yoksul ve perişan kalır. Sermayenin güvensizlik ortamı içinde olduğu ülke sefalete mahkûm olur.

TÜRKİYE BİR FİNANS CENNETİ OLMALI

Türkiye ve özellikle İstanbul, yatırımcılar için bir finans cenneti haline gelmek zorunda. Aksi halde Türkiye freni boşalmış kamyon gibi duvara çarpar ve AK Parti de iktidardan düşer. Bu ülkenin en büyük ihtiyaçlarından biri, dışarıdan servet ve sermaye transferi.

İstanbul’u sadece Türk zenginlerinin değil, tüm bölge ve dünya zenginlerinin keyif ve hukuksal garanti içinde yaşadığı bir para santralı haline getirmek zorundayız. Bu ülkede para bollaşmadan faizler de istikrarlı bir şekilde düşmez ve işte bakın düşmüyor. “Faiz lobisi” olgusu şüphesiz bir Türkiye gerçeği. Ben bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a katılıyorum.

BÜROKRATİK KAFAYLA BU İŞ OLMAZ

Peki niye bu ülkede faizler düşmüyor? Neden faiz oranları çok yüksek? Türkiye’de para kıt olduğu için o yüksek faiz oranları ve devasa faiz gelirleri hâlâ kazanılıyor. Oysa gerçek bir finansal liberalleşme ve her türlü sermayeye hukuksal garantiyle tüm dünya zenginlerinin parası sığınacak liman olarak İstanbul’u görse ve piyasada para bollaşsa otomatik olarak zaten faizler düşecektir.

Bir mal nerede bollaşırsa orada o malın fiyatı düşer. Faiz de paranın fiyatı. Türkiye bunu başarmak zorunda.

PARA BULMANIN FORMÜLÜ

Bürokrasi, vergiler ve regülasyon minimum hale gelirse Türkiye’ye dışarıdan servet ve para transferi akar. Ancak maalesef şu bürokratik ve devletçi kafayı hâlâ aşamıyoruz ve bu nedenle parasızlık çekiyoruz. Sermaye bu ülkede hâlâ kendini tam olarak rahat ve huzurlu hissetmiyor. Çünkü hâlâ bu ülkede bürokrasi çok, vergiler çok... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konularda radikal devrimler yapması şart.

Eğer bir ülkede hükümet her dakika vergi çıkarıyorsa ve bu vergileri tahsil etmek için de vatandaşının ümüğünü sıkıyorsa o ülkede ekonomik büyüme ve gelişme olmaz, olamaz. Daha çok bürokrasi ve daha çok vergi derseniz iş yapma durumunda olan ekonominizi zehirleyip onun güvenini sarsarsınız.

Halbuki Türkiye bürokrasiyi, regülasyonu ve vergileri minimuma indirerek parayı ülkeye çekebilen ve müteşebbislerin önünü açan bir ülke olmak zorunda. Sermayenin kaçmaması ve ülkemizin zenginleşmesi için başka yol yok ettiler.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar