GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Günün yazarı Fatma Barbarosoğlu

Fatma Barbarosoğlu bunun hiç de öyle olmadığını bugünkü yazısında çok güzel anlatmış.

Günün yazarı Fatma Barbarosoğlu

Teknolojinin ilerlemesi, dijital medyanın hayatımızda bu denli yer almasıyla birlikte kitaplardan daha da koptuğumuzu düşünenlerdenim. Ekran bizi kitaplardan ayırıyor... Dijital okumaları kitap okumaya dahil ettiğim haliyle böyle düşünüyorum.

Fakat bizi kitaplardan kopartan asıl şeyin hep  zamansızlık olduğu söylenir. Çok isteriz ama bir türlü zaman bulamayız kitap okumaya...

Fatma Barbarosoğlu bunun hiç de öyle olmadığını bugünkü yazısında çok güzel anlatmış.

"Kitap okumak vakit meselesi değil zevk meselesidir" diyor Fatma Hanım... 

Bunu da kendine has o üslubuyla çok duru bir şekilde anlatıyor. Yazıyı okurken insanda yeniden kitaplara gömülme hissi uyanıyor.

Fatma Barbarosoğlu'nu günün yazarı seçerken yazısının bir bölümünü de sizlerle paylaşalım: 

Cemiyet içine girdiğimde, en çok karşılaştığım cümle şu oluyor: Size çok imreniyoruz, okuyacak ne çok vaktiniz oluyor. Sosyal medyadan paylaştığınız kitabı imrenerek alıyor ama onu okuyacak vakti bir türlü bulamıyoruz.

Okuyacak vaktimiz olduğu için okumayız. Okuma zevkimiz olduğu için okuruz. Okuma zevkimiz bize hayatı anlamayı, anlamlandırmayı kolaylaştırdığı için, başka zevk arayışına girmeden bulabildiğimiz zaman kırıntılarında derhal bir kitabın sayfalarına demir atarız.

Okurken zaman genişler. 7 dakikalık bir vidyo izlediğinizde zaman daralır, 7 dakika süren bir öykü okuduğunuzda zaman genişler. Çünkü seyrettiğiniz vidyo sizi başka bir vidyoya yönlendirir. O da bir başkasına. Bir de bakarsınız ki yarım saat uçmuş gitmiş. Oysa 7 dakika boyunca okuduğunuz bir öykü sizi başka bir öyküye değil, sizi kendi hayatınızın muhasebesine davet eder. Yazarın satırlarını okurken; paylaşılmadığı için içinizde büyüyen hasarın tamir olduğunu bazen anlar bazen anlamazsınız. Ama her zaman içinizin ferahladığını, vaktinizin genişlediğini fark edersiniz.

“Okumak için vaktim yok” diyenlerin okuma zevki yoktur genellikle. Çünkü zevk öyle bir şeydir ki ne yapar eder o zevkiniz için küçücük zamanları fırsata çevirirsiniz.

Bizde okuma zevki değil okuma alışkanlığı kazandırılmaya çalışılıyor. Adı üstünde alışkanlık iyi bir şey değildir. Alışkanlık bahsinde idrak yoktur.

Okuma zevkinin, ilkokul birinci sınıftan itibaren kazandırılması için değil, hiç kazanılmaması için adeta özel gayret sarf ediliyor. Mesela kitap okuma zevki olmayan öğretmenlerin kitap özeti ödevi vermesi gibi. Mesela ebeveynlerin çocuklarının daha ahlaklı olmasını sağlayacak kitap listelerinin peşine düşmesi gibi.

Elden ele dolaşan/dolaştırılan, okunmaya zorlanan kitap listeleri, okuma zevkinin önüne konulmuş çelikten bariyerdir.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar