GÜNDEM

Gündem ve medya çocuklara "büyük hayaller" (!) kurduruyor...

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, "cumhurbaşkanı olmak" isteyen çocuğun sözlerinden yola çıktı, kendi çocukluğuna gitti ve "Yaş küçük hayaller büyük" dedi...

Gündem ve medya çocuklara "büyük hayaller" (!) kurduruyor...

 Hürriyet gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, dün karne alan bir çocuğun canlı yayındaki sözlerinden yola çıktı ve gündem ile medyanın çockların hayallerini nasıl değiştirip şekillendirdiğini gözler önüne serdi.

Cumhurbaşkanı olmayı hayal eden çocuğun "Ne yapacaksın cumhurbaşkanı olunca?" sorusuna verdiği "Anayasa’yı değiştireceğim. Darbeciler yüzünden bir sürü sorun yaşıyoruz. Bu yüzden idam getireceğim. Anayasalar geriye dönmüyormuş ama ben geriye döndüreceğim..." cevabı üzerine donup kaldığını belirten Deniz Zeyrek, 

"Önce, o yaşta bir çocuğa bunları söyleten gündem, film şeridi gibi geçti gözümün önünden: FETÖ’nün kanlı darbe girişimi, terör saldırıları, meydanlardaki ‘İdam isteriz’ sloganları, Anayasa değişikliği sırasında TBMM’den gelen görüntüler...

Sonra, o yaşlardaki halimizi (35-40 yıl öncesini) düşündüm." dedi...


İşte Deniz Zeyrek'in o yazısı:

YAŞ KÜÇÜK HAYALLER BÜYÜK
DENİZ ZEYREK / HÜRRİYET
 
DÜN karne günüydü ya...
 
 
Lise çağında bir çocuğun velisi olarak daha iyi yazı konusu olabilir miydi?
 
Erken oturdum yazmaya...

- Ne yapacaksın cumhurbaşkanı olunca?

- Anayasa’yı değiştireceğim. Darbeciler yüzünden bir sürü sorun yaşıyoruz. Bu yüzden idam getireceğim. Anayasalar geriye dönmüyormuş ama ben geriye döndüreceğim...

YAŞATMAK İSTEYEN ÇOCUKLARDIK

Zeynep, söyleşiyi “Yaş küçük ama hayaller büyük...” diye bağladı.

Ekran başında donup kalmıştım.

Önce, o yaşta bir çocuğa bunları söyleten gündem, film şeridi gibi geçti gözümün önünden: FETÖ’nün kanlı darbe girişimi, terör saldırıları, meydanlardaki ‘İdam isteriz’ sloganları, Anayasa değişikliği sırasında TBMM’den gelen görüntüler...

Sonra, o yaşlardaki halimizi (35-40 yıl öncesini) düşündüm.

‘Yazıyı bir an önce bitireyim, karnesini aldıktan sonra kızımla buluşup bir şeyler yaparız belki’ diye düşündüm.

Nereden başlasam? Bir kez daha yeni müfredatı mı yazsam? Yoksa ‘Nereden nereye’ ile ‘Nerede o eski günler’ arasında bir yerde bitecek bir geçmiş/bugün karşılaştırması mı yapsam? Aynı zamanda CNN Türk’te sevgili Ahu Özyurt’un “10’dan sonra” programını izliyordum. Bir okula bağlandılar. Başarılı meslektaşım Zeynep Karamustafa, minik bir öğrenciye mikrofon uzatmış ve ünlü klişe soruyu sormuştu: “Ne olmak istiyorsun?”

Çocuklar ‘öğretmen’, ‘doktor’, ‘polis’ gibi meslekleri söyler genelde... Minik öğrencimiz “Ben cumhurbaşkanı olmak istiyorum” diye yapıştırdı cevabı.

Zeynep şaşırmış olacak ki “Nasıl?” dedi ve yanıtı tekrar duymak istedi.

Şöyle devam ettiler:

- Cumhurbaşkanı olmak istiyorum... Hedefim büyük ve artacak, basamak basamak...

- Siyasete nereden başlamayı düşünüyorsun?

- Muhtarlıktan başlamak istiyorum...

- Sonra?

- Sonra belediye başkanlığı, milletvekili, sonra bakan, sonra başbakan ve sonra da cumhurbaşkanı

- Ne yapacaksın cumhurbaşkanı olunca?

- Anayasa’yı değiştireceğim. Darbeciler yüzünden bir sürü sorun yaşıyoruz. Bu yüzden idam getireceğim. Anayasalar geriye dönmüyormuş ama ben geriye döndüreceğim...

YAŞATMAK İSTEYEN ÇOCUKLARDIK

Zeynep, söyleşiyi “Yaş küçük ama hayaller büyük...” diye bağladı.

Ekran başında donup kalmıştım.

Önce, o yaşta bir çocuğa bunları söyleten gündem, film şeridi gibi geçti gözümün önünden: FETÖ’nün kanlı darbe girişimi, terör saldırıları, meydanlardaki ‘İdam isteriz’ sloganları, Anayasa değişikliği sırasında TBMM’den gelen görüntüler...

Sonra, o yaşlardaki halimizi (35-40 yıl öncesini) düşündüm.

TRT muhabiri gelse (başka kanal yoktu) mikrofon uzatıp ‘Ne olacaksın’ diye sorsa ne derdim?

Herhalde kısa listem şöyle olurdu:

- ‘Doktor’ (İlkokulumuz sağlık ocağı ile bitişikti, doktorlara çok özenirdim).

- ‘Yazar’ (İlkokul 4’ten 5’e geçtiğimiz sene, yaz tatilinde roman yazmaya çalışmıştım).

- Bilim adamı (İlkokul 5. sınıfta evdeki ansiklopediden Marconi’nin radyo, Edison’un ampulü keşfiyle ilgili metinleri onlarca kez okumuş, kendi ampulümü ve radyomu yapmayı denemiştim).

Ve birini seçerdim.

Siyasetle ilgili bir şey söyler miydim?

Sanmıyorum.

Zaten, biz ilkokuldayken, tek kanal vardı ve siyasi birikimimiz, ara sıra dedemiz izlerken denk geldiğimiz ‘ajans’ta gördüğümüz merhum liderlerimiz Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit’in siluetlerinden ibaretti. Bir de yetenekli arkadaşlarımızın lider taklitlerinden...

Hatta, durumumuzu şöyle özetleyeyim: Ajanslarda en çok duyduğumuz cümle ‘Hükümet düştü’ olduğundan mahalledeki arkadaşlarla evin aşağısındaki tarlada düşen cemre gibi, düşen hükümeti de aramışlığımız vardır.

KORUMAYI HAYAL EDERDİK

Bugünkü çocukların sahip olduğu imkânlarla (telefon, bilgisayar, internet, tablet, kitap) karşılaştırınca, yokluk içinde bir çocukluk geçirdiğimizi söyleyebilirim. Sümerbank kıyafetlerini, Mekap marka ayakkabıları, valizi andıran tahtadan okul çantalarını, bıçakla kalem açmayı hatırlar mısınız?

Uzatmayayım...

Yokluk içindeydik ama doktor olup “yaşatmak”, polis olup “iyileri kötülerden korumak”, öğretmen olup “iyiyi, doğruyu öğretmek” isteyen mutlu, umutlu bir nesildik. Cumhuriyet’in ve devletin sunduğu imkânlar sayesinde de birçoğumuz hayallerine kavuştu.

İyi bir tatil diliyorum sevgili çocuklar ve saygıdeğer öğretmenlerimiz...

Dinlenmeyi ve eğlenmeyi hak ettiniz.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar