KAZANDI

Gülse Birsel günün kazananı...

“Dışarı çık ülkenin tadını çıkar” diyerek okurlarını korkusuzluğa, terör guruplarına meydan okumaya davet eden Gülse Birsel’i “Günün Kazananı” seçiyoruz…

Gülse Birsel günün kazananı...

Hürriyet yazarlarını ve genel yayın yönetmenini takdir ettiğimiz için kimileri bize kızıyorlar...

Belli ki onların bizden beklediği, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın sorumlu gazetecilik yaptığı için takdir ettikleri bilinen Hürriyet’i vicdansızca eleştirmemiz…

İyi ama arkadaş…

Niçin eleştirelim Hürriyet’i?..

İçinde yeni bir Çölaşan çıkarmadığı için mi?..

Daha üç gün önce “İslâmcı” olduğu iddia edilen bir terörist, seküler yaşam tarzının mabetlerinden biri sayılabilecek bir gece kulübünü bastığı…

39 kişiyi öldürdüğü

65 kişiyi yaraladığı…

Ve…

Önüne gelen herkesin “istihbarat ve güvenlik zaafı var” deyip İçişleri Bakanı başta olmak üzere bütün hükümeti suçladığı şu süreçte; Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, İçişleri Bakanı’nın ve aklı başında bütün yetkililerin yaptıkları açıklamalara destek verdiği, ortamı sakinleştirmeye çabaladığı için mi eleştirelim?..

Bakın bugün, Ertuğrul Özkök’ün Başbakan’ı ve iktidar muhibbi Nihal Bengisu’yu takdir edici yazılarından sonra Gülse Birsel de “Dışarı çık ülkenin tadını çıkar” diyor okurlarına…

Ülkenin tadını çıkar”…

Yani…

Demek istiyor ki “ülkenin tadı harika!”…

Bunu söyleyen bir yazarı olduğu için mi eleştirelim Hürriyet’i?..

Hayır arkadaş hayır…

Ülkemizin içinde bulunduğu durumdan çıkması, ulusun birbirine samimiyetle kenetlenmesi, terör örgütlerinin halkı evlerine kapamak için hunharca işlediği cinayetlere rağmen “Dışarı çık ülkenin tadını çıkar” diyen yazarlara sahip olduğu sürece takdirimiz eksik olmayacaktır…

İşte bu gerekçelerle…

Dışarı çık ülkenin tadını çıkar” diyerek okurlarını korkusuzluğa, terör guruplarına meydan okumaya davet eden Gülse Birsel’i “Günün Kazananı” seçiyoruz…

SUÇLULAR ARAMIZDA! 

Gülse Birsel/Hürriyet/4 Ocak 2017

Mahallenin bıçkın gençleri, camdan bakan teyzeler, esnaf, muhtarlar...

Canım vatandaşım, iş başa düştü.

Mahallede hangi kızın flörtü var, kim ne marka arabayı hangi parayla almış dedikoduları iyiydi, güzeldi. Şimdi onları bir süre kenara bırakın. Daha önemli bir konu var.

IŞİD ve sempatizanları memlekette kol geziyor. Nasıl ki PKK’lı, FETÖ’cü olduklarından şüphe edilenleri ihbar etme çağrısı yapıldıysa, bu potansiyel IŞİD teröristlerini de fark edip yetkililere haber verme zamanı.

Şanlıurfalılar, Gaziantepliler, Hataylılar, etraftaki bazı tiplerin neyin nesi olduğundan gayet emin ve şikâyetçiler mesela. Bazı şeyler göstere göstere geliyor.

Misal, Adıyaman’daki o çay ocağının kimse mi farkında değildi acaba? Adamlar dindar görünüşlü ama asla camiye gitmiyor, çay ocağı ama gündüzleri kimse gelmiyor, akşamları kalabalık toplanıyor, gizli sohbetler dönüyor, içeride IŞİD bayrağı var. Ee?

Üşenmeyin, neme lazım demeyin, bildirin. Demokrasiye aykırı mı? E biraz aykırı tabii. Muhbirlik mi? E biraz öyle.

Öte yandan, sade vatandaş olarak ne bileceksin o hücre evi gibi görünen evde oturan sakallı, cüppeli, dışarı çıkmayan, nereden geldiği ve ne yaptığı belli olmayan, kimseyle göz göze gelmeyen 4 genç adamın cihatçı terörist olmadığını? Belki dindar tüccar, belki savaştan kaçmış gariban, belki o sakalı hipster sakalı niyetine uzattı! Belli mi olur?

Ama çaresiz kaldık ne yapalım? Şu ara “özgürlük-güvenlik dengesi” lafını bir daha duyarsam bayılacağım, ama var işte öyle bir şey.

İdeal özgürlük-güvenlik dengesi şu olmalı bence: Yılbaşında televizyon bile açmayana da sabaha kadar içip kutlayana da sınırsız özgürlük!

Bu özgürlüklerden herhangi birini kısıtlamaya çalışana, kendi hayatını yaşayan insanlara lafla, tokatla, sopayla, Kalaşnikof’la saldırana sonuna kadar güvenlik!

Artık vatandaşı şuna oy veren-buna oy veren, şöyle düşünen-böyle düşünen diye değil, suç işleyen-işlemeyen diye ayırmanın zamanı geldi!

Çoktaan geldi!

BİRLİK OLMAK İÇİN EN KOLAY ÇÖZÜM ÖNERİSİ!

HALKIN arasına (klasik kalıplarla söyleyeyim ki anlaşılsın) “nifak tohumları serpen”, insanları “kin ve düşmanlığa teşvik eden”, “birliğimizi, bütünlüğümüzü hedef alan”, “nefret söylemi ve saldırı tehdidi yapan” troller hakkında derhal işlem yapılmalı! İş tehlikeli noktalara varıyor, benden söylemesi.

Sosyal medyaya bakarsanız, ülkede herkes birbirinin boğazını sıkıyor zannedersiniz. Sokakta ise ne böyle bir nefret var ne bu kadar sert ve keskin bir bölünme.

Beşiktaş ve Reina saldırılarından sonra sosyal medyada alkışlayan yaratıkları gördük. Beşiktaş saldırısından sonra hepsi ensesinden yakalandı. Peki Reina’daki terörü övenler kimdir? Acaba aralarında o mesajları yazmak için bir yerlerden para alan var mıdır?

IŞİD ağzıyla konuşan, laikliğe, kendi hayatını yaşayan insanlara tehdit savuran veya kendisininkinden başka partiye oy verenleri vatan haini ilan edip hakaret yağdıran çok hesap var. Maalesef bunların bazıları da partiler adına çalışan paralı troller!

Medyada da benzer hedef göstermeler yapan, fena halde sorumsuz, provokatör gazeteler ve gazeteciler görüyoruz. Tamam, IŞİD maşadır, üst aklın şusudur busudur, eyvallah. Peki bu provokatörler kimin nesi?

Başbakan Binali Yıldırım, “Her türlü ayrımcılığı, kin ve nefret söylemini şiddetle reddediyoruz. Terörün amacına hizmet eden kışkırtıcı paylaşımlar maalesef ülkemize, kardeşliğimize zarar veriyor... Kin ve nefret söylemi, terörü açıkça övmek ve toplumda kargaşayı teşvik etmek gibi faaliyetler hukuk devletinde suçtur” dedi. Sayın Başbakan, peki trolleri ve trol kılıklı gazetecileri ne yapacağız?

Bu provokatörler alttan alta veriyor gazı, veriyor gazı. Vatandaşı vatandaşa, sanatçıya, gazeteciye, siyasetçiye düşman etmek, hedef göstermek, iftira atmak birinci görevleri. Ve bu provokatörlerin çoğu maaşlı!

Bunların ayağı her tür medyadan kesilse, ülkenin hem birlik ve bütünlüğüne hem ekonomisine harika ve şipşak bir katkı olmaz mı?

DIŞARI ÇIK VE ÜLKENİN TADINI ÇIKAR!

Sevgili vatandaşım. Yapma böyle. İçini karartma. Motivasyonunu düşürme. Kimseye düşman olma. Kimseyi hedef gösterme.

Bu memleket hâlâ güzel. Hâlâ güneşli. Hâlâ enerjik. Hâlâ iyiler, kötülerden daha kalabalık.

Burada yaşayan insanlar, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet anlayışı sağolsun, hâlâ bir millet.

Terör mü? Daha önce de gördük, geç. İç kutuplaşma mı? 70’lerde tillahını gördük, geç.

Ekonomik kriz mi? Yav biz neler gördük. Geç.

Tabii bu yıllar için bambaşka hayallerimiz vardı. Tabii eski yılların daha huzurlu atmosferini arıyoruz. Ama nazenin hallere, bütün gün vızıldanmaya, ağlamaklı olmaya da gerek yok. Topla kendini! Çık dışarı! Hatta her hafta her akşam çık. İnadına! Vapura bin, sinemaya tiyatroya git, konserlerde takıl, soğuk ama parkta dolaş, meydanlarda kumpir ye, AVM’lerde vitrin bak.

Bir de el ele tutuşup sağlam durursak, bitti!

Daha parlak bir fikrin varsa onu yap tabi.. Ama bence ben haklıyım ve önerim bayağı iyi!

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar