MEDYA KÖŞESİ

Fehmi Koru'dan Özışık'a cevap: O senaryoyu dillendiren başkaları da var

Fehmi Koru Süleyman Özışık'ın Hulusi Akar ve Adil Öksüz'le ilgili iddialarını köşesine taşıdı.

Fehmi Koru'dan Özışık'a cevap: O senaryoyu dillendiren başkaları da var
GAZETECİLER.COM- Süleyman Özışık dünkü yazısında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Adil Öksüz arasında bir takas yapılmış olabileceği iddiasını akıllara getirmiş ve "böyle düşünen bir tel ben miyim?" diye sormuştu. 

Fehmi Koru bugün köşesinden Süleyman özışık'ın bu konuda yalnız olmadığını yazdı. 

İŞTE FEHMİ KORU'NUN O YAZISI
Süleyman Özışıkinternethaber.com sitesinde çıkan ve dün çok okunan yazısında “Bunu hisseden sadece ben miyim?” diye sorduğu ve ‘kendisine gelen bilgilere dayanarak’ kaleme aldığını özellikle belirttiği bir senaryoyuyazdı.

“Bir ben miyim?” diye sorduğu senaryo şu: FETÖ’nün hava kuvvetleri imamı olduğu sonradan öğrenilen Adil Öksüz adlı kişinin, önüne çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldığı zaman ile, Genelkurmay BaşkanıOrg. Hulusi Akar’ın rehin tutulduğu yerden kurtulması hemen hemen aynı dakikalara denk düşüyor… İkisi de‘Akıncılar’ adını taşıyan üste idiler…

Özışık, bunun bir ‘takas işlemi’ olduğunu düşünüyor. “Biz sizin adamınızı, siz de bizim adamımızı serbest bırakın”tarzında bir takas…

Senaryosu doğru mudur bilemem, ama bir şeyden haberdarım: Yalnız değil Süleyman Özışık; o senaryoyu dillendiren başkaları da var.

Konuya dikkatini çeken kaynak başkalarıyla da konuşmuş olmalı ki, uğradığım her mekânda, kulak hizamda konuşuldu aynı senaryo…

Tıpkı daha farklı tuhaflıklara dikkat çeken başka senaryoların da konuşulduğu gibi…

O gece hakkında bilmediklerimiz bildiklerimizden fazla

Ülkemiz insanının zihni bazılarının ‘komplocu’ sıfatı takmaya bayıldığı bu türden senaryolara pek açıktır.

Bilgi kanallarının tıkalı olduğu, fısıltı gazetesi tirajının basın-yayın organlarının toplam tirajını zorladığı ortamlarda, senaryolar ortalığı sarar. İnsanlar zihinlerinde tartıp bir yere koyamadıkları bilgileri, altalta üstüste yerleştirip yekûn alamadıkları hesapları senaryolara çevirirler.

15 Temmuz gecesinde yaşananlar sonrasında ben birkaç kez bu tehlikeye dikkat çektiğimi hatırlıyorum: O gece vuku bulduğu söylenen, gözaltında alınan ifadelerden dışarıya yansıyan, kaynaklara yakınlıkları sebebiyle bilebilecek durumda kalemlerin köşelerine taşıdıkları bilgiler arasında göze batar tarzda çelişkiler var.

Düşünün, hâlâ Org. Akın Öztürk’ün ‘darbeci’ mi, yoksa ‘kahraman’ mı olduğunu tam bilmiyoruz.

Evet, adam tutuklu ve içeride, ancak askerlerin yaptığı resmi açıklamadaki, “Akın Öztürk’ü darbecilerle konuşup ikna etmesi için biz Akıncılar üssüne gönderdik” anlamına gelen cümleler Genelkurmay Başkanlığı sitesinde hâlâ duruyor.

Böyle bir ortam elbette senaryo yazmaya açıktır.

Her gece televizyon ekranlarında görmeye alıştığımız
 ‘itirafçılar' ile Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanıp mahkûm edildikten sonra hava değişince beraat eden askeri kişilerin anlattıkları da kafaları karıştıran bir başka unsur.

Onların anlatımları ve tahlilleri arasında da çelişkiler var. Hangisine inanacağımızı bilemediğimiz, kim doğru söylüyor, kim uyduruyor ayıramadığımız pek anlatıya muhatabız.

ÇOK OKUNANLAR