ANALİZ

Ey gazeteci!..

Senden istediğim şu: Benim ben gibi yaşamama karışma… Benim ben gibi düşünmeme karışma… Benim ben gibi konuşmama karışma… Kİ ben de sana karışmayayım!..

Ey gazeteci!..

Hiç gördün mü yüzümü şöyle bir yakından?..

Sağdan ya da soldan…

Hiç yan yana geldin mi benimle?..

Dinledin mi beni gözlerimin içine bakarak?..

Bir yemek masasında oturdun mu karşıma…

Veya sağıma?..

Veya soluma…

Yoooo…

İyi ama…

Nasıl oluyor da benim hakkımda bu kadar çok şey biliyormuş…

Benimle sanki yolculuk yapmış…

Benimle sanki aynı sofraya bağdaş kurmuş…

Benimle sanki kadeh tokuşturmuş gibi anlatıyorsun beni okurlarına?...

* * *

Ey gazeteci!...

Bir gazeteci…

(Ahlâklı bir gazeteci tabii ki…).

Hiç tanımadığı…

Hakkındaki bütün bilgileri başkalarının o kişi hakkında söyledikleri olan bir başka insan için senin gibi:

Öylesine akıl almaz…

Öylesine aşağılık…

Öylesine uyduruk suçlamalar yöneltebilir mi?..

Yöneltiyorsa eğer…

O gazetecinin vicdanı olduğuna kim inanır ey gazeteci?..

* * *

Ey gazeteci!..

Senden istediğim şu:

Benim ben gibi yaşamama karışma…

Benim ben gibi düşünmeme karışma…

Benim ben gibi konuşmama karışma…

Benim neye inandığıma veya inanmam gerektiğine karışma…

Ki…

Ben de…

Senin sen gibi yaşamana karışmayayım…

Senin sen gibi düşünmene karışmayayım…

Senin sen gibi konuşmana karışmayayım…

Senin neye inandığına veya inanman gerektiğine karışmayayım…

* * *

Ey gazeteci!..

Beni eleştirmeye:

Ama sen demiştin ki” veya “ama sen yazmıştın ki” diye başlama…

Çünkü…

O zaman…

Ayaklarıma paslı prangalar geçirilmiş gibi hissederim kendimi…

Beni eleştireceksen eğer…

Bugün yazdıklarımla eleştir…

Bugün yaptıklarımla eleştir…

Bugün söylediklerimle eleştir…

Ki…

Ben de seni…

Bugün yaptıklarınla…

Bugün yazdıklarınla…

Bugün söylediklerinle tenkit edeyim…

Dalmayayım geçmişine…

* * *

Biliyorum…

Sen de farkındasın yaptığın hataların…

Sen de pişmansın bu tür gazeteciliğe daldığına…

Ama…

Ellerine bakan evlad ü ıyal var...

Kahrolası “nefis” var…

Biliyorum…

Sen de dönmek istiyorsun hatalarından…

Ama…

Korkun, “düşman” bellediğin rakiplerin…

Çünkü…

Hatalıyım” dediğin an koro hazır bekliyor haykırmak için:

Bak işte gördünüz mü?.. O da hatasını kabul etti!..”

Ve işte o kahredici…

Hatta “aşağılayıcı” suçlamayı işitmemek için…

Hatalarından dönmeyi erteliyorsun…

Bırak ne derlerse desinler…

Varsa eğer bir hatan…

Özür dile…

Korkma…

Havlayan köpek ısırmaz…

Yakup MURAT

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar