POLEMİK

Esnaflık başkadır, gazetecilik başka...

Hürriyet ombudsmanı Faruk Bildirici, daha önce deşifre ettiği dışarıda stüdyo kurup iş yapan Hürriyet'in kadrolu foto muhabiri Muhsin Akgün'e "gazetecisin gazeteci kal" dedi...

Esnaflık başkadır, gazetecilik başka...

Hürriyet gazetesi Ombudsmanı Faruk Bildirici, HÜrriyet'te kadrolu foto muhabiri olup da dışarıda stüdyo kurup Hürriyet'e para ile fotoğraf çeken iki foto muhabirini deşifre etmişti...

O muhabirlerden Muhsin Akgün, ombudsmanın konuyla ilgili kendisine sorduğu sorulara cevap vermemiş, daha sonra yazılı bir açıklama ile Faruk Bildirici'ye neredeşse hakaretler sıralamış ve yalancı ilan etmişti...

GAZETECİ GAZETECİ KALMALI...

Faruk Bildirici bugün Muhsin Akgün'e madde madde yaptığının neden yanlış olduğunu anlattı ve uyardı:

"Bütün Hürriyet çalışanları gibi Muhsin Akgün’ün de Hürriyet’i kartvizit olarak kullanıp çıkar ilişkileri kurmaya, bunun üzerinden gelir elde etmeye hakkı yok. Esnaflık başkadır, gazetecilik başka. Gazeteci, gazeteci kalmalı."

GAZETECİLER.COM AÇIKLIYOR: İŞTE O İSİMLER!

Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Bildirici, kendi gazetesinde etik davranışlarda bulunmayanları eleştirirken, tartışmayı genişletmek de istiyor.

"Sadece Hürriyet’i yazmam, dile getirdiğim etik sorunların sadece Hürriyet’te olduğu anlamına gelmiyor. Hürriyet’teki sorunlar, Türkiye’deki bütün medya kuruluşlarında da üç aşağı beş yukarı yaşanıyor."  yazan Bildirici, başka gazetelerden yazarları da isimlerini vermeden eleştiriyor.

Peki kim o isimler?
 
"Başka medya kuruluşlarında da Instagram’da “ürün yerleştirme” yapanlar var."  diyen Bildirici isim vermeden şunları yazıyor:

"Somutlaştırmak açısından üç örnek vereyim. Sabah’ın Günaydın ekinde yazan 683 bin takipçisi olan bir kadın yazarın, Habertürk’te yazan 56 bin takipçisi olan yazarın ya da Vatan’da yazan 23 bin takipçili bir erkek yazarın hesaplarına bir bakın. Marka çantalardan mekânlara, mağazalara ve giysilere kadar ürün yerleştirmelerle dolu değil mi?
 
Bu kadar da değil, başka medya kuruluşlarında da tatil yörelerinde mekân açan, sevgilisinin Alaçatı’daki mekânını sosyal medyada tanıtan, Instagram’da ürün yerleştirme yapan, yüksek ücretlerle DJ’lik yapan, bütün gezilere kendisi giden servis yöneticisi, tatillerini bedavaya getiren, arşiv fotoğraflarını satan, dışarıya fotoğraf çeken, partilere parayla ünlü götüren ve katılan isimler yok mu?"

Peki kim bu Bildirici'nin isim vermeden andığı, hesaplarından takipçilerine ürün yerleştirme yapan isimler? Gazeteciler.com farkıyla açıklıyoruz.

- Bildirici'nin "Sabah’ın Günaydın ekinde yazan 683 bin takipçisi olan bir kadın yazar" dediği o isim Instagram'da 683 bin kişinin taki ettiği Sabah yazarı Pelin Kaya.

- "Habertürk’te yazan 56 bin takipçisi olan yazar" diye andığı isim Oben Budak.

- Bildirici'nin "Vatan’da yazan 23 bin takipçili bir erkek yazar" dediği o isim ise Koray Caner.

Haydi bir isim daha açıklayalım Bildirici'nin yazısından. "Sevgilisinin Alaçatı’daki mekânını sosyal medyada tanıtan" yazar diye andığı o isim ise Habertürk yazarı Esin Övet'ten başka bir isim değil.

Bildirici kendi gazetesinde etik dışı işler yapan isimleri açıklayıp kurtlu elmalar ile sağlamlarını ayırmaya çalışırken, bu işin sadece kendi gazetesinde yaşanmadığını, başka gazetelerde de benzer şeyler yaşandığını yazıyordu köşesinde. İsim vermiyordu ama biz dayanamadık, medyanın kurtlu elmalardan temizlenmesi için bir katkımız olsun dedik. Fena mı ettik?..

Hürriyet ombudsmanının uyarısına ve Doğan Yayın İlkeleri'ne rağmen geri atmayan Muhsin Akgün'ün Hürriyet'e ilişkisinin nasıl süreceği merak konusu oldu...

İşte Faruk Bildirici'nin o yazısı:

HÜRRİYET KARTVİZİTİ 

OKUR temsilcisi olarak gazeteden bir kişiyle ilgili yazı yazacaksam, öncelikle o kişiye yazıp, iddiaları ya da görüşünü soruyorum. Hürriyet’in kadrolu foto muhabirlerinden Muhsin Akgün’ün dışarıda stüdyo kurduğu, başka şirket ve kuruluşlara fotoğraf çektiği, Milliyet Sanat için çektiği Ferzan Özpetek-Tuba Büyüküstün fotoğrafının da Hürriyet’te “Milliyet Sanat” imzasıyla yayınlandığı iddialarını kendisine sordum. Ancak yanıt alamadım.

 

Araştırmalarımın sonucunu 3 Temmuz’da bu köşede yayınladım. Fakat yayından önce elektronik postaya yanıt vermeyen Akgün, Twitter’da bana hakaret etmeyi yeğledi ve yazdıklarımı kanıtlamamı istedi. Bu durumda Muhsin Akgünhakkındaki araştırma sürecimi ve yazıda dile getirdiğim bulgularımı olanca açıklığıyla okurlarla paylaşmak şart oldu:

 

 Hürriyet’te kadrolu: Öncelikle Hürriyet İnsan Kaynakları’na başvurdum; Muhsin Akgün’ün kadrolu olup olmadığını ve dışarıda iş yapması için izin verilip verilmediğini sordum. Hürriyet’te kadrolu eleman olduğu ve kendisine resmen verilmiş bir izin olmadığı yanıtını aldım.

 

 Stüdyo kurmuş: “Muhsin Akgün Stüdyosu” adıyla bir stüdyo kurduğunu internet ve sosyal medyada açıkça yazıyordu.  Facebook’ta, stüdyonun Harbiye’deki adresini veriyor; Instagram’da hem kendi hesabında hem de stüdyo adına açtığı hesapta bu stüdyoda yaptığı işleri yayınlıyordu. Hatta o stüdyoda çekilen fotoğraflardan birinde de yine Hürriyet’ten bir grup foto muhabiri görünüyor. Bu da gösteriyor ki, Akgün’ün stüdyosu bilinen bir sır!

 

 16 şirketle çalışıyor: Akgün, kendi adına kurduğu web sayfasında İKSV’den yayınevlerine, Doğuş Medya Grubu’ndan yapım ve menajerlik şirketlerine kadar 16 vakıf, şirket ve kurumun adını veriyor ve bunlarla “halen çalışmakta olduğunu” yazıyordu. “Doğan Medya Grubu” da bu kuruluşlardan biri olarak geçiyordu.  Fakat kendisine e- posta göndermemden sonra bu cümleyi sildi. Akgün gizlemek istese de ben zaten o sayfanın ekran görüntüsünü almıştım.

 

 Özpetek-Büyüküstün fotoğrafı: Milliyet Sanat dergisinin Mart 2017 sayısında yayınlanan Ferzan Özpetek-Tuba Büyüküstün fotoğrafı, 18 Mart’ta Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün köşesinde de yayınlandı. Milliyet Sanat dergisinde fotoğrafları çekenin ismi İbrahim Akgün olarak verilmiş! Ama Milliyet internet sitesinde 3 Mart’ta yayınlanan haberde fotoğrafı Muhsin Akgün’ün çektiği yazıyor. Nitekim Instagram’da Muhsin Akgün’ün kendi hesabında, Muhsin Akgün Stüdyosuhesabında ve Ferzan Özpetek’in hesabında fotoğrafları Muhsin Akgün’ün çektiği belirtilmiş. Dahası Hürriyet’in fotoğraf arşivine de öyle kaydedilmiş! Bu durumda Muhsin Akgün’ün ID İletişim aracılığıyla ücreti karşılığında çektiği fotoğrafın kadrolu olduğu gazetesi Hürriyet’te “Milliyet Sanat” imzasıyla yayınlandığı net.

 

 75 dolarlık ücret: Ferzan Özpetek-Tuba Büyüküstün fotoğrafı için Milliyet Sanat’a ücret ödendiğini duymuştum. Hürriyet’te konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm kişiye e-postayla sordum. O da Milliyet ile de görüşerek “75 dolarlık bir fatura gönderildi daha sonra alacaklarımıza karşılık anlaşmalı olarak faturalar iptal edildi” yanıtı verdi. Bu bilgiye güvenerek Özkök’ün köşesinde kullanılan fotoğraf için 75 dolarlık fatura çıkarıldığını yazdım. Belge aramamakla hata etmişim. Yazı çıktıktan sonra Hürriyet ve Milliyet’te bu ücrete dair belge bulamadım. Bu konuyu doğrulayamadım.

 

Ama zaten Hürriyet’ten telif isteyip istememek Akgün’ün değil Milliyet’in bileceği iş. Akgün, “75 dolar” meselesine dayanarak piyasaya iş yaptığı gerçeğini örtbas edemez. Yazımda temel olan, Akgün’ün stüdyo kurması ve yıllardır ücretle dışarıda iş yapması, onun çektiği fotoğrafın Hürriyet’te “Milliyet Sanat” imzasıyla yayınlanmasıydı. Bunların belgeleri de elimde.

Hürriyet’in kadrolu bir elemanının yazılı izin almadan dışarıya iş yapması, sözleşmeye, Disiplin Yönetmeliği’ne ve Yayın İlkeleri’ne aykırı. Bütün Hürriyet çalışanları gibi Muhsin Akgün’ün de Hürriyet’i kartvizit olarak kullanıp çıkar ilişkileri kurmaya, bunun üzerinden gelir elde etmeye hakkı yok. Esnaflık başkadır, gazetecilik başka. Gazeteci, gazeteci kalmalı.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar