GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Eser Karakaş

Star

Eser Karakaş

Bendeniz asıl mesleği “İktisatçılık” olan…

Ama…

“Ekmek parası” için, “köşe yazarı” adı verilen meslektaşlarından kimilerinin “üfürükten tayyare, selâm söylen o yâre” kıvamındaki saçmalıkları üzerinden “analiz” adı altında “dedikodu” yapan biriyim…

Ama kimi zaman da son günlerde bir iki kere olduğu gibi “iktisatçı” olduğumu hatırlayıp “inhiraf” ediyorum…

Yani; sapıyorum…

Yok efendim, sapıyorum ama “sapık” falan değilim…

Beniz Hüseyin Üzmez aabimle karıştırmayın yani…

“Gazeteci dedikodusu yapmaktan sapıp, ekonomiye dalıyorum” demek istedim…

Dün “Günün Köşe Yazarı”nı; ekonomi sayfalarından seçmiştim…

Mesleki kökeni (Merkez Bankası Bankacısı.) olması hasebiyle “Siyasi taraf” olmamaya özen gösteren Gazete HT yazarlarından Ercan Kumcu’ydu “Günün Köşe Yazarı”…

Bugün, siyasi taraf olarak “Ak Parti Hükümeti’nden yana” olarak bilinen, en azından, çalıştığı STAR Gazetesi Hükümet’in Yarı Resmî (Tam resmî mi?) Yayın Organı gibi çıktığı hatırlandığında; “Hükümete çok da uzak olmadığı” varsayılan Maliye Profesörü Eser Karakaş’ı “Günün Köşe Yazarı” seçeceğim…

Neden mi?..

İktidar destekçisi bir gazetede yazdığı halde; dürüst davranıp, yakın gelecekteki “muhtemel” tehlikeye dikkat çektiği için…

Eser Karakaş 26.08.2013 tarihli Star’da “Dolar kuru, demokrasi ve hukuk devleti” başlığı altında yayımlanan makalesini bakın hangi tespitleriyle bitiriyor:

“Çok net söylüyorum, ülkemiz Türkiye'ye yabancı kaynak girişi bugünkü ile mukayese edilemeyecek ölçülerde arttırılamadığı ölçüde 2023 hedeflerini, mesela kişi başına yirmi beş bin dolar hedefini yakalamak olanaksızdır.

Orta ve uzun vadede de kişi başına gelir artışları yükselmedikçe her türlü bela kapımızda demektir.

Önce AB standartlarında demokrasi ve hukuk devleti (anayasa, siyasal partiler kanunu, seçim kanunu, sivil-asker ilişkileri, etkin bir yargı sistemi, özgür ve yaratıcı eğitim, mülkiyet hakları, ticaret kanunu, vs.) sonra da yüksek büyüme.

Sakın ola tersinin mümkün olduğunu düşünmeyelim…”

Prof. Karakaş bu noktaya tabii ki durduk yerde gelmiyor…

Önce, yapılan ve yapılmaya devam edilen ekonomi ve (birileri yine kızacaklar ama) dış politika hatalarına dikkat çekiyor…

Meselâ şöyle diyor:

“Türkiye büyümeye mahkûm bir ülke, artan döviz talebini frenlemek hem mümkün değil, hem de arzu edilebilir bir konu değil. Önemli olan ülkeye döviz girişini arttırmak.”

Peki döviz girişi nasıl artacak?..

Onun da cevabını veriyor Prof. Karakaş…

Bakın işte şöyle:

“Bunun da galiba en etkin yöntemi küresel yatırım fonlarından Türkiye'nin bugünküne oranla çok daha fazla kaynak çekebilmesi (Radikal gazetesinde Sayın Metin Ercan konunun çok önemli bir yanını ele alıyor, tüm ilgililere tavsiye ederim).

Türkiye küresel yatırım fonlarından çok daha fazla kaynağı nasıl çekebilir, bunun çok iyi analiz edilmesi ve gereklerinin yerine getirilmesi şaıt.

Daha fazla küresel kaynağın ülkemize çekilebilmesi ise yatırım ortamının bugüne oranla iyileştirilmesine, mülkiyet haklarının küresel standartlara getirilmesine bağlı.

Bir iktisatçının kullandığı yatırım ortamının iyileştirilmesi, mülkiyet haklarının geliştirilmesi kavramları bir hukukçu için ise demokratik hukuk devletinin AB standartlanna taşınması demek.

Bu da yetmez.

Ülkenin siyasi ortamının da büyük yabancı kaynakların girişini kolaylaştırıcı olması lazım.

Kürt meselesinin tarihin çöp sepetine artık geri dönüşsüz olarak atılması, komşularla sıfır sorun politikasının gerçekçi, yapılabilir bir biçimde uygulanması siyaseten bir zaruret.”

 

Daha da uzatmanın âlemi var mı?..

Bunları ve benzerlerini ben yazınca ana avrat gidenler de oluyor; “temennilerini yazıyorsun sen hükümet düşmanısın” diyenler de…

Oysa yakınlarım bilirler (Ve hatta çoğu da kızarlar) ki; hayatım boyunca merkez sağ parti dışında bir partiye sadece bir kere oy verdim…

O da 1973 seçimlerinde ve toyluğum sebebiyle Karaoğlan’ın liderliğindeki CHP’ye…

Bir daha asla CHP veya CHP temelli bir partiye oy vermedim…

Son iki seçimde ise Ak Parti için kullandım oyumu (2002’de DYP için.)

Yani be arkadaşlar…

Ak Parti Hükümeti’nin düşmanı değilim, olamam…

Erdoğan için ise 1998’de kendisini savunmaktan (“Suç olan fiili savunmaktan”) savcılık soruşturması geçirdim…

“Takipsizlik kararı” verildi…

Ama Erdoğan’ı savunduğu için savcılığa ifade verenlerden biriyim 28 Şubat sürecinde…

Daha başka ne diyebilirim ki?..

Pardon az daha bağlarken unutuyordum:

Eser Karakaş “Günün Köşe Yazarı”dır…

ÇOK OKUNANLAR