GÜNÜN KÖŞE YAZARI

Ertuğrul Özkök günün köşe yazarı...

Zordur içinde siyaset ve siyasetçi adı geçmeyen yazı yazmak… Ama bir kişiyi, bir gazeteciyi “yazar” yapan da işte o zorluktur… Ertuğrul Özkök işte o nedenle “Günün Köşe Yazarı”dır...

Ertuğrul Özkök günün köşe yazarı...

Mutlu, huzurlu, refah ve barış içinde bir hayatın sırlarını öğrenmek mi daha değerli?..

Devletin sırlarını öğrenmek mi?..

İnsanı yaşatmak mı daha kutsal?..

Devleti yaşatmak mı?..

Bu arada, “Devlet olmazsa insan nasıl yaşar?” diye soranlara karşı soruyla verelim cevabımızı:

“İnsanı mutlu, huzurlu, refah ve barış içinde yaşayamıyorsa devleti neylersiniz?..”

*   *   *

Ertuğrul Özkök’ün bugünkü Hürriyet’te “79 yaşındaki bir erkeğin tutkulu aşk mektupları” başlığı altında yayımlanan makalesini okurken düşündük bunları…

“Mutlu, huzurlu, refah ve barış içinde bir hayat” yerine, “Aşk” da diyebilirdik…

Ama…

Bu köşede amacımız aşk – devlet kıyaslamasını yapmak değil…

Çünkü öznelerden bir Cumhurbaşkanı…

1996’da vefat eden ve en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapan Mitterand…

Bir yanda devletin (Yarı başkanlıkta yönetim onda olduğu için.) sorumluluğu ve sırları…

Diğer yanda resmen evli ve iki çocuk babası olarak, kendisinden 27 yaş küçük bir kızla 33 yıl kesintisiz yaşadığı tutkulu bir aşk…

Ve…

Bütün bunlara rağmen bizi ilgilendiren şey; Özkök’ün, “Musul’u yazmak yerine tutmuş neler yazıyorsun be arkadaş!” itiraz ve azarlamalarını göze alarak bu konuyu yazıyor olmasının bizde yarattığı saygı…

*   *   *

Evet…

Zordur içinde siyaset ve siyasetçi adı geçmeyen yazı yazmak…

Ama…

Bir kişiyi, bir gazeteciyi “yazar” yapan da işte o zorluktur…

Ve…

Ertuğrul Özkök işte o nedenle “Günün Köşe Yazarı”dır…

79 YAŞINDAKİ BİR ERKEĞİN TUTKULU AŞK MEKTUPLARI

Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET / 22.10.2016 Cumartesi

BİR erkek düşünün ki 79 yaşında...

Üstelik kanser...

Ve terminal safhada...

İşte bu halde, sevdiği kadına tutkulu aşk mektupları yazıyor...

* * *

Bugün cumartesi...

Türkiye’de siyaset, Ortadoğu’da insanlık dibe vurmuş vaziyette.

Ruh halimiz ise daha da dibe vurmuş.

Gelin bugün size başka bir şeyler yazayım.

Biraz bu kasveti kıralım, havamızı bulalım.

* * *

Kitabı ve mektupları henüz okumadım.

Ama okumayı bekleyemeyeceğim kadar güzel bir hikâye bu.

O nedenle büyük ölçüde New York Times’ın dünkü sayısında yayınlanan uzun yazıdan yararlanarak anlatıyorum bunları size.

ÇOK ÜNLÜ BİR ERKEĞİN EN MAHREM MEKTUPLARI

GEÇEN salı günü Fransa’da bir kitap yayınlandı...

Adı “Anne’a Mektuplar...”

Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın 33 yıl boyunca aşk yaşadığı sevgilisi Anne Pingeot’ya yazdığı mektuplardan bir seçme...

Mitterrand sevgilisiyle tanıştığında 40’lı yaşlarındaydı.

33 yıl boyunca sevgilisine 1218 mektup yazmış...

İlk mektubu 1962 yılında yazmış.

O sırada Mitterrand evli ve iki çocuğu vardı.

Anne Pingeot ise 19 yaşındaydı.

İLK DEFA CENAZEDE ORTAYA ÇIKAN SEVGİLİ

HİÇBİR zaman evlenmediler.

Anne Pingeot hep geri planda kaldı. Yakınları biliyordu ama Fransa kamuoyu çok geç öğrendi.

Mitterrand 1981 yılında Cumhurbaşkanı oldu ve 14 yıl boyunca bu konumda kaldı.

En zor yılları bu oldu diye düşünebilirsiniz ama öyle olmadı.

Çünkü Cumhurbaşkanlığı sırasında Anne Pingeot’ya devlete ait bir konut tahsis edildi.

Ona ve ondan olan kızı Mazzarine’e devlet koruması verildi.

Anne Pingeot, rahmetli Adnan Menderes’in sevgilisi Ayhan Aydan gibiydi.

Kamuoyu önüne ilk ve son defa, 1996 yılında sevgilisinin cenazesinde çıktı.

Sağında kızı Mazzarine, onun sağında Mitterrand’ın oğlu ve onun sağında ise resmi eşi Daniel Mitterrand vardı.

SEVGİLİSİ VE EŞİNDEN OLAN İKİ OĞLUNUN RIZASIYLA

FRANSA, “La vie privee” yani “Özel hayat” kavramının özenle korunduğu bir ülke.

Böylesine mahrem mektuplar nasıl olup da yayınlanabildi diye düşenebilirsiniz.

Bu bir sır değil.

Eşinden olan iki oğlu ve Anne Pingeot bir araya gelip mettupların yayınlanmasına onay verdiler.

Gallimard Yayınevi’nden gelecek gelir ise iki taraf arasında bölünecek.

PİNGEOT: MEKTUPLARI NEDEN YAYINLIYORUM

ANNE Pingeot, sevgilisinin ölümünden sonra da geri planda ve sessiz kalmayı tercih eden bir kadın.

Bu mektupların yayınlanmasına izin vermesi birçok insanı şaşırttı.

Hayatı boyunca tek mülakatı bu mektupların yayınlanması dolayısıyla verdi ve şöyle dedi:

“Hâlâ çok tereddütteyim. İyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum. Ama artık 73 yaşıma geldim ve hayatımdan geriye kalacak şeyleri derleyip toparlıyorum. Düşündüm ki, bu mektuplar benim ölümümden sonra yayınlanabilir. Ama benim gözetimimde ve benim özenimle yayınlanmasının iyi olacağını düşündüm.”

MEKTUPLAR ÖNCE ‘SİZ’ HİTABIYLA BAŞLIYOR

İLK 2 yıl boyunca yazdığı mektuplarda Mitterrand sevgilisine “Siz” diye hitap ediyor. O yıllarda henüz aralarında fiziki bir ilişki başlamamıştır. İlişki o aşamaya geçtikten sonra “Siz” hitabı daha yakın ve sıcak bir ifadeye dönüşüyor.

TERMİNAL SAFHADA ÖLÜM DÖŞEĞİNDE YAZILAN SON AŞK MEKTUBU

MİTTERRAND, sevgilisine son mektubu, 1995 yılında yazmış.

O sırada kanserdi...

Bu mektuptan 10 ay sonra hayata veda etti... 11 yıl sonra da işte bu harika aşk mektupları bu efsaneyi tamamladı. O mektupta ne yazdığını çok merak ediyorum ama kitabı okumadığım için henüz öğrenemedim.

KAYBETME ACISI

DERİN BİR DALGASIN VE DÜNYANIN BÜTÜN MUTSUZLUKLARINI TADIYORUM

BELLİ ki 1971, onlar için bir buluşamama yılı olmuş.

Mektuplarda büyük bir vuslat acısı var.

Mitterrand şöyle yazıyor:

“Derin bir dip dalgası bizi ayırıyor ve ben ağlıyorum... Seni umutsuzca seviyorum ama sen artık beni görmüyorsun. Neredesin bilmiyorum ve dünyanın bütün mutsuzlukları içime doldu.

BULAMAMA ACISI

HEP GERİDEKİ KADININ UMUTSUZLUK HAYKIRIŞI

O yıl Anne Pingeot’nun da belki en umutsuz ve acılı yılı. Hep geride duran, hep gizlenen, hep sevdiği erkeğin programına uymak zorunda kalan kadın olmak belli ki onu yormuş. Bir mektubunda “eşinden ayrılmasa bile bu ilişkiyi normalleştirmesini” istiyor.

O nedenle Mitterrand’dan uzaklaşarak şunu yazıyor: “Eğer serbest bir aşk beni bir yuvadan, çocuktan, huzurdan mahrum ediyorsa, en azından özgür kalmalıyız.”

Devam ediyor: “Biliyorum, her gün bir seçim konuşması, bir parti kongresi olacak... Artık yoruldum ve her gün korkuyla yaşıyorum. Gerçekten seviyorsan, beni mutlu etmeye çalışmalısın.”

MİTTERRAND’IN EŞİ DANİELLE’LE İLGİLİ ÇOK İLGİNÇ BİR AYRINTI

FRANSA’nın en uzun süreli cumhurbaşkanının resmi eşi Danielle Mitterrand’la ilişkisi de biraz karmaşıktı. Danielle’in de Jean Balengi adlı bir sevgilisi vardı.

Üstelik bu sevgilinin, Mitterrand’ların aile apartmanlarında bir odası da vardı ve orada kalıyordu.

Bazen çocuklarla birlikte kahvaltı ediyordu.

Balengi çocuklara, uzak bir kuzen olarak tanıtılmıştı.

FRANSIZLAR MEKTUPLARIN YAYINLANMASINI NASIL KARŞILADI

NEW York Times gazetesine göre Fransız kamuoyu mektupların yayınlanmasını kötü karşılamadı.

Anne Pingeot taşralı, üstelik koyu Katolik muhafazakâr bir ailenin kızıydı.

Bazı muhafazakâr yazarlar bu mektupların yayınlanmasını, Fransa Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmayan bir hareket olarak gördü.

Ama şurası gerçek ki, Fransız halkı Mitterrand’ı her şeyiyle çok sevdi ve onu tarihlerinin en uzun süreyle Cumhurbaşkanı olarak Elysee Sarayı’nda oturttu.

Düşünüyorum...

Bir zamanlar Türk halkı da Adnan Menderes’i bütün aşklarıyla sevmiyor muydu...

Fransızlar, açıklayamadıkları insani durumları için bir kavram kullanırlar.

Les choses de la vie...”

Yani hayatın şeyleri...

Evet bunlar hayatın güzel şeyleri...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar