MEDYA KÖŞESİ

Engin Ardıç: Ateşteki kestaneleri siz alın

O, medyanın “delidir, ne yazsa yeridir” denilen Ardıç Kuşu olsa da; bazen elini uzatıp ateşteki kestaneleri almaya cesaret edemiyor…

Engin Ardıç: Ateşteki kestaneleri siz alın

GAZETECİLER.COM
O, medyanın “delidir, ne yazsa yeridir” denilen Ardıç Kuşu olsa da; bazen elini uzatıp ateşteki kestaneleri almaya cesaret edemiyor…
Bunun için de tarihte bize öğretilenlerle asıllarının aynı şey olmadığını anlatan tarihi gerçekleri, başkalarının ortaya çıkarmalarını istiyor…
Kilidi açacak anahtarın yerini bile söylüyor…
“Gidin alın anahtarı sokun kilide ve çevirip girin içeri” demeye getiriyor…
Nasıl mı?..
İşte şöyle…

 

El hareketi

Parolayı duyduk, "adi"... İşareti de, "başbakan". Yaratıcısı şimdi gözaltında.

Eskiden daha "harcıalem" kelimeler kullanılırdı: Parola, vatan... İşareti, millet... Ya da parola Sakarya, işareti Dumlupınar, falan...

İşin suyu çıktığına göre, daha da yaratıcı olunabilir: Parola, tren... İşareti, öpsün seni Zeki Müren... Parola, şişe... İşareti, git duvara işe...

Böylece politikaya da karışmamış olursunuz.

Bu "adi başbakan" rezaleti bana başka bir başbakanı hatırlattı... Adnan Menderes'i... Yaşlanıyorum da, ondan mı?

Çok yakında ellinci yıldönümü "idrak edilecek" olan darbeyi...

26 Mayıs 1960 Perşembe akşamı... Darbeye sekiz saat falan var... Ertesi gün okullar tatile girecekler, bizim karne almamıza da çok az kalmış... Sınıfı geçtiğimizi bildiğimiz için içimiz rahat. Ama Türkiye'nin içi hiç rahat değil.

O akşam, Eskişehir'de, tören kıtasının, kendisine "merhaba asker" diyen Menderes'e "arkasını döndüğü" söylenmişti sonradan... Biz de çocuk aklımızla pek beğenmiştik, helal olsundu...

Sonra, otuz beş yıl kadar sonra, o dönemin Eskişehir komutanı, Menderes'i de ertesi gün tutuklayacak olan Muhsin Batur bunu yalanladı.

Televizyonda yayınlanan "Demirkırat" belgeselinde konuşan Batur, tören kıtasının Menderes'e "arkasını dönmediğini" söylüyordu...

Askerler başbakana "başka bir şey" yapmışlardı!

Ne mi yapmışlardı?

El hareketi... Evet evet, hemen aklınıza gelen o hareket...

Bendeniz tarihi gerçeklerin sonradan ortaya çıkanını severim.

Mesela şu "Dumlupınar" konusu hep kafamı kurcalar. Savaş alanı değil, denizaltı. (Denizaltımıza çarpıp onu batıran İsveç bandıralı geminin ismi hafızama çakılmış: Naboland.)

Şamandıra attılar, iletişim kuruldu, fakat kurtarılma umutları kalmayınca da şamandıranın telefonundan son sözleri şu oldu: Vatan sağolsun!

 

Ardıç Kuşu’nun zehir zemberek yazısının

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar