MEDYA KÖŞESİ

Doğan Medya satışında pürüz var mı? Cem Küçük yazdı

Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, medyada deprem yaratan Doğan Medya Grubu'nun satışında pürüz iddialarını yazdı.

Doğan Medya satışında pürüz var mı? Cem Küçük yazdı

Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük bugünkü köşe yazısında 'Doğan Medya Grubu'nun Demirören Grubu'na satışında pürüz çıktığı' iddialarını kaleme aldı.

 "Sayın Aydın Doğan kendisine, ailesine, vatana, millete ve DEVLET-i ebed müddet kavramına karşı hayırlı bir iş yapmıştır. Ne demek istediğim yakın bir zamanda anlaşılacaktır." diyen Küçük satış ile ilgili herhangi bir pürüz olmadığına vurgu yaptı. Ayrıca bu tür  haber yapanlara da seslenen Küçük ," Arkadaşlar rahat olsun. Bu gruptan çok büyük tensikat yapılmayacaktır" dedi.

İŞTE CEM KÜÇÜK'ÜN YAZISI

Türk medyasındaki çoğu meslektaşlarım ve bir de kendini akıllı zanneden bazı aptallar hâlâ "22 Mart 2018 devrimi"nin ne manaya geldiğini anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Bu olayı hâlâ bazı gazete ve TV’lerin bir sermaye grubundan başka bir sermaye grubuna geçmesi kadar basit bir olay olarak görmek istiyorlar. Bu şekilde kendilerini kandırıyorlar. Arkadaşlar sanırım farkında değilsiniz ama bu ülkenin basın hayatında bir devrim oldu 22 Mart günü.

Bir ülkede monarşinin yıkılıp o ülkeye cumhuriyet idaresinin gelmesi gibi bir medya devrimi bu. “Acaba monarşi ailesi geri gelir mi?” diye düşünmek kadar komik bu yaptırılan haberler. Doğan grubundaki gazeteciler kendi temennilerini haber yaptırtıyor ve gülünç duruma düşüyorlar. Acaba bu olay da Korkmaz Yiğit hadisesi gibi olur mu diye temenni etmek tam zavallılıktır. Sayın Aydın Doğan kendisine, ailesine, vatana, millete ve DEVLET-i ebed müddet kavramına karşı hayırlı bir iş yapmıştır. Ne demek istediğim yakın bir zamanda anlaşılacaktır.
Satışta pürüz yoktur, sadece prosedürel bir süre vardır. Öte yandan bu “fake” haberleri yaptıran arkadaşlar rahat olsun. Bu gruptan çok büyük tensikat yapılmayacaktır. Sadece Aydın Doğan dönemiyle özdeşleşmiş sembol isimle ve bir de siyasi militanlarla yollar ayrılacaktır. Bu iki tür dışında CHP’li olan gazeteciler de huzurlu olsun. Zaten bu medya grupları çalışanlarının yüzde 95’i CHP’lidir.

Bakın Milliyet gazetesinin başındaki meslektaşımız Mete Belovacıklı da deklare bir CHP sempatizanıdır. Ayrıca 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısındaki aday İhsanoğlu’nun basın başdanışmanıydı. Herkes bu bilgileri biliyor ama Belovacıklı Milliyet’te gayet güzel görevine devam ediyor. Sorun ve sıkıntı yok. Demirören’in tarzına uygun, buhar gibi görünmeyen gazeteci ve muhabir olduktan sonra CHP’li olunmuş olunmamış hiç fark etmez. Herkes işini gücünü koruyacaktır.

Melis Alphan’ın beklenmeden gönderilişi de Sayın Erdoğan Demirören’e bir ortamda yaptığı büyük saygısızlıkla ilgilidir. Bu gerçeği geçen sefer yazmadım şimdi ifade edeyim. Alphan bir ortamda Sayın Demirören’e, “Milliyet ve Vatan’ı mahvettiniz” diye laf atarak terbiye sınırlarını aşmıştır ve elbette yeni dönemde olma şansı yoktur. Alphan da ısrar etmeyerek doğruyu yapmıştır. Hürriyet gazetesinde Alphan gibi düşünen kim varsa onuruyla ayrılmalıdır. Böyle düşündükleri hâlde eyyam yapmaya kalkışanlar da çok doğal olarak zaman içinde tasfiye edilecektir. Onuruyla ayrılmak daha saygın seçenektir. Görünen köy kılavuz istemez...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar