Cemal Kaşıkçı olayı küllenecek mi? Forum USA'dan çarpıcı yazı
Siyasal İletişim Uzmanı Prof. Dr. Zakir Avşar, Türkiye Amerikan ilişkileri ve Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Amerika'da yayınlanan Forum USA gazetesinde yer alan yazıda Zakir Avşar, Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili "Olay Arap ülkelerinin bir çoğunun hiç anlamadığı ‘insan hakları’ sorunu olarak ele alınıyor dünya kamuoyunda. Keza yine genel olarak doğu toplumlarında olmayan basın özgürlüğü bağlamında haklı olarak çok önemseniyor" dedi.
Zakir Avşar'a göre; "ABD bu işin kaymağını yer. Evirir çevirir buradan epey bir post çıkarır. Ama görünen o ki Suudi Arabistan yönetimi atacakları her adımda batacak. Hala olayın dünya kamuoyunda yarattığı derin infiali görmüyor ve yanlışın başındakileri yen ve daha büyüklerini yapması için yetkilendiriyor"
İŞTE O YAZININ TAMAMI
Suudi Arabistan haftalar sonra gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda ‘arbede esnasında’ öldüğünü kabul etti. Nasıl bir arbede ise artık. Onlarca adama karşı yaşı 60’ı aşmış bir kişi. Suçluların cezalandırılacağını beyan ettiler ve eklediler: Çünkü olay Suudi Arabistan’a ait topraklarda olmuştur. Bunun bir diğer anlamı Türk yargısı ve polisi artık çıksın, işin dışında kalsın.
Uluslararası hukuk bu alanda çok boşluk bırakmış değil. Dolayısıyla Türkiye bu işin sonuna kadar takipçisi olmak zorunda. Ama görünen o ki, gelişmeler Trump dışında kimseyi tatmin etmiyor. Hiçbir aklı başında devlet adamı yapılan açıklamaları yeterli bulmuyor ve işin daha ciddi neticeler doğurması gerektiğine inanıyor.
Kesinlikle olması gereken de bu. Suudi Arabistan’a milyarlarca dolarlık mal satıyor olmak yapılanı görmezden gelmeyi, sineye çekmeyi ABD açısından dahi zorlaştırıyor. Muhtemelen ABD bu işten daha fazla ticaret çıkaracaktır ama Amerika’nın kuruluş değerlerine atıf yaparak olayın gerçek çözümünü talep eden Demokratların yanında Cumhuriyetçi senatörlerin de varlığı Trump ve ekibini bir hayli uğraştıracak gibi.
Olay Arap ülkelerinin bir çoğunun hiç anlamadığı ‘insan hakları’ sorunu olarak ele alınıyor dünya kamuoyunda. Keza yine genel olarak doğu toplumlarında olmayan basın özgürlüğü bağlamında haklı olarak çok önemseniyor.
Şu ana kadar dünyanın değişik ülkelerinde kendi iç çatışmalarının, iktidar ve çıkar kavgalarının ‘çözümü’ için bu neviden pek çok operasyon yaptıklarını ve bir şekilde örtbas etmeyi başardıklarını bu vesile ile bir kez daha hatırladık. Ama şimdi gerçekten baltayı taşa vurdular.
Bazı aklı evvel Suudluların hem etkili bir muhaliften kurtulmak, hem Türkiye’yi küçük düşürmek hesapları ile tasarladıkları bu vahşi cinayet ayaklarına dolandı. Hatırlanırsa Suudi Başkonsolosu, Reuters Haber Ajansına polise açmak istemedikleri konsolosluk kapılarını açmış ve çok laubali bir tarzda Kaşıkçı’nın binada olmadığını kanıtlamaya uğraşıyordu. Kamera kayıtları denince ‘bizimkiler o gün çalışmadı’ yalanına sığınıyorlardı. Kendilerinden o kadar emin bir şekilde bu işten sıyıracaklarını düşünüyorlardı ki, hala aynı idraksizlikte ısrar devam ediyor.
ABD bu işin kaymağını yer. Evirir çevirir buradan epey bir post çıkarır. Ama görünen o ki Suudi Arabistan yönetimi atacakları her adımda batacak. Hala olayın dünya kamuoyunda yarattığı derin infiali görmüyor ve yanlışın başındakileri yen ve daha büyüklerini yapması için yetkilendiriyor.
Tüm Araplar kardeşimizdir. Ülkeleri bizim için önemlidir. İsteriz ki, kardeşlerimiz demokrasi ve insan haklarına sahip olsunlar.
Ancak onların rejimlerine, sistemlerine bulaşmamak da aslında Türkiye bakımından en doğru yoldur. Nitekim Cumhuriyetle birlikte Türk dış politikası geleneksel olarak böyle bir yolu benimsemiştir.
Tabii büyük bir pazar, enerji ihtiyacımız ortada, ‘biz yokuz’ diyemeyiz. Olacağız da. Fakat ‘olma’ şeklimiz Türkiye’nin çıkarları perspektifinde yoğunlaşmak zorundadır. Aksi durumlar sıkıntı veren sonuçları karşımıza çıkarıyor.
Türkiye bölgenin güçlü ülkesi olduğunu, sadece paralarını gücü ile istedikleri yerde istedikleri gibi davrananlara bunun Türkiye sınırları dahilinde mümkün olmayacağını gösterdi.
Ava çıkanlar avlandılar ve Türkiye’nin aldıkları nefesten bile haberdar olduğunu farkettiler. Umarım bundan sonra dost olmayı ve kalmayı denerler. Böyle hırsla, düşmanca histerilerle kardeşliğe zarar vermekten vazgeçerler.
