MEDYA KÖŞESİ

Ahmet Hakan Akif Beki'ye fena çaktı!

Ahmet Hakan Afif Beki'ye sordu: "Tutkuyla bağlı olmak" ile "yalakalığın kitabını yazmak" arasında bir yer yok mu kardeşim?

Ahmet Hakan Akif Beki'ye fena çaktı!
"SEVGİLİ Akif Beki... " diye başlıyor yazısına Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ve dün Beki'nin Radikal'de yazdığı cümleleri sütunuan taşıyor.. "Akifciğim sencede bu kadar fazla değil mi?" diyen Hakan, "Tutkuyla bağlı olmak" ile "yalakalığın kitabını yazmak" arasında bir yer yok mu kardeşim?" diye de soruyor...

- (...) İstersen önce dünkü Radikal'de yazdığın yazıdan şu cümleleri beraber okuyalım:
"Deprem acılarımız, daha çok tazeyken... İzmit'te Erkan bebeği kucağına alıp seven Amerikan Başkanı'nı çok sevmiştik. O Başkan, Sultanahmet Meydanı'nda tezahüratlarla karşılanmıştı. Obama, şimdi aynı sevgi gösterilerini bekliyor bizden. Ama işi kolay değil bu kez. Erkan bebekler, artık lider kucağına hasret değil çünkü. Bizde de, çocuklarımızı sevmeyi bilen bir Başbakan var artık. Yaralarımız sıcakken koşup gelebilen biri. O pozisyon dolu. Orada boşluğumuz yok bu kez."

* * *

Akifçiğim...

Sence bu kadarı artık fazla değil mi?

"Başbakanlık sözcüsü" sıfatını taşırken bile söyleyemeyeceğin türden cümleleri, "fıkra yazarı" kimliğine sığınarak pervasızca döktürmende herhangi bir sorun görmüyor musun?

Kısa bir süre öncesine kadar amirin olan "Başbakan"a karşı nezaketini, saygını ve hatta sevgini korumanı anlayabiliyorum...

Ama "tutkuyla bağlı olmak" ile "yalakalığın kitabını yazmak" arasında bir yer yok mu kardeşim?

Hayır, hayır...

Sana artık, "Benim gibi yap, bir tane Başbakan'a çak, ardından Baykal'la kafa bul... Yaramaz ol... Fırlamalık yap... Tribünlerden gelecek alkış ya da yuh seslerine oyna... Kimsesizliği seç... Kafana göre takıl... İcabında yık perdeyi eyle viran" falan demeyeceğim...

Çünkü şunu çok iyi anladım ki: Sen o işlerin adamı değilsin...

Kabul, tamam...

Ama birader, bu ne kıvamsızlıktır, bu ne ölçüsüzlüktür, bu ne bağlılıktır, bu ne cesaretsizliktir, bu ne kraldan çok kralcılıktır, bu ne sınırsızlıktır, bu ne sadakattir, bu ne gözü arkada kalmışlıktır...

Madem "sözcülük" mesleğine bu denli gönülden bağlıydın, niye "köşe yazarlığı"na heves ettin ki a benim sevgili "Hurufi" kardeşim?
ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 1 yorum